Yaşadığımız süreçte her ne yapıp ettiysek, şüphesiz ki bir gün mutlaka karşımıza çıkacaktır. Fizikteki Etki-Tepki yasasının evrensel bağlamda ve ilahi adalet kapsamında bir ifadesidir; çünkü verdiğimiz etkiye aldığımız tepki, etkimizin bize geri dönmek üzere çarptığı zemine değil, tamamen etkimizin niyetine ve titreşimine bağlıdır. “Bu dünya, yaptıklarımızın yankılanıp tekrar bize döneceği bir dağdır.
” Mevlana. Evet, ne verdiysek, onu alacağız; ne yaptıysak onu bulacağız, ne ektiysek onu biçeceğiz. Tasavvuf anlayışı, insanı kâinatın özü, özeti, küçük bir timsali olarak telakki eder. Bu anlayışın özü elbette ki ortak akla aittir ve zaman-mekân fark etmeksizin pek çok kültürde bu özü tatmak mümkündür, çünkü hepimiz özümüzde biriz. İçimizde filizlendirdiğimiz her tohum, çevremizde hasat etmemiz için bizi bekleyen ekinlere dönüşür ve bu durum çevremizin sosyal-kültürel-manevi koşullarını da müspet olarak etkiler. Bu bağlamda ilk ve öncelikli olarak düşüncelerimize ve niyetlerimize azami ölçüde dikkat etmeliyiz. Düşüncelerimizi ve niyetlerimizi (ne kadar halisane olursa) berraklaştırdığımızda, sözlerimiz ve davranışlarımız da aynı oranda saflaşıp anlam kazanacaktır.
Manevi ve fiziksel açıdan mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek –sevgi dolu, başarılı bir ilişki deneyimlemek– için kendi özümüzü ve ruhumuzu iyi tanımak ve anlamak gerekir. Ruhumuzla tanışmak için yıllar boyunca etrafına ördüğümüz duvarları aşıp içine yönelmeliyiz. Bir kez ruhsal varlığımızı keşfettiğimizde ve onunla tanıştığımızda, hem kendimiz hem de başkaları için saf ışık, güven, cesaret ve koşulsuz sevgi yaymaya başlarız. Hayat içimizdeki ışığın yansımasıdır. Işık iyi veya kötü olamaz; sadece az veya çoktur, içimize çevirdiğimiz projektördür… İçimizdeki ışığımız ne kadar çoksa, ne kadar güçlüyse, yaşam o kadar parlak ve aydınlıktır. Kendimize geceyken, başkasına gündüz olmamız mümkün değildir. “Küpün içinde ne varsa dışına o sızar.” Mevlana. Sizin için düşünülmesini istemeyeceğiniz tüm olumsuz düşünceleri, size yöneltilmesini istemeyeceğiniz kötü niyetleri, size söylenmesini istemeyeceğiniz can yakan sözleri, size yapılmasını istemediğiniz bednam davranışları sakince, olgunlukla, bilgelikle bertaraf edin. Böylece size geri dönmesinden memnuniyetsizlik duyacağınız, asla utanmayacağınız, sıkılmayacağınız, pişman olmayacağınız saf, pozitif titreşimler yaymaya başlayacaksınız. Yaydığınız temiz, pırıl pırıl ve güzel titreşim içinizdeki ışığı ortaya çıkaracak, parlatacak ve böylelikle hem kendinize hem de çevrenize kandil olacaksınız
” Mevlana. Evet, ne verdiysek, onu alacağız; ne yaptıysak onu bulacağız, ne ektiysek onu biçeceğiz. Tasavvuf anlayışı, insanı kâinatın özü, özeti, küçük bir timsali olarak telakki eder. Bu anlayışın özü elbette ki ortak akla aittir ve zaman-mekân fark etmeksizin pek çok kültürde bu özü tatmak mümkündür, çünkü hepimiz özümüzde biriz. İçimizde filizlendirdiğimiz her tohum, çevremizde hasat etmemiz için bizi bekleyen ekinlere dönüşür ve bu durum çevremizin sosyal-kültürel-manevi koşullarını da müspet olarak etkiler. Bu bağlamda ilk ve öncelikli olarak düşüncelerimize ve niyetlerimize azami ölçüde dikkat etmeliyiz. Düşüncelerimizi ve niyetlerimizi (ne kadar halisane olursa) berraklaştırdığımızda, sözlerimiz ve davranışlarımız da aynı oranda saflaşıp anlam kazanacaktır.
Manevi ve fiziksel açıdan mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek –sevgi dolu, başarılı bir ilişki deneyimlemek– için kendi özümüzü ve ruhumuzu iyi tanımak ve anlamak gerekir. Ruhumuzla tanışmak için yıllar boyunca etrafına ördüğümüz duvarları aşıp içine yönelmeliyiz. Bir kez ruhsal varlığımızı keşfettiğimizde ve onunla tanıştığımızda, hem kendimiz hem de başkaları için saf ışık, güven, cesaret ve koşulsuz sevgi yaymaya başlarız. Hayat içimizdeki ışığın yansımasıdır. Işık iyi veya kötü olamaz; sadece az veya çoktur, içimize çevirdiğimiz projektördür… İçimizdeki ışığımız ne kadar çoksa, ne kadar güçlüyse, yaşam o kadar parlak ve aydınlıktır. Kendimize geceyken, başkasına gündüz olmamız mümkün değildir. “Küpün içinde ne varsa dışına o sızar.” Mevlana. Sizin için düşünülmesini istemeyeceğiniz tüm olumsuz düşünceleri, size yöneltilmesini istemeyeceğiniz kötü niyetleri, size söylenmesini istemeyeceğiniz can yakan sözleri, size yapılmasını istemediğiniz bednam davranışları sakince, olgunlukla, bilgelikle bertaraf edin. Böylece size geri dönmesinden memnuniyetsizlik duyacağınız, asla utanmayacağınız, sıkılmayacağınız, pişman olmayacağınız saf, pozitif titreşimler yaymaya başlayacaksınız. Yaydığınız temiz, pırıl pırıl ve güzel titreşim içinizdeki ışığı ortaya çıkaracak, parlatacak ve böylelikle hem kendinize hem de çevrenize kandil olacaksınız