Mutsuzluk

Bizim çocukluğumuz tutumluluk üzerine nasihatler ile geçti. Öyle büyüdük. İlkokul da öğretmenimiz kimler has ekmek yiyor kimler harcı ekmek diye sormuştu. Has ekmeği beyaz ekmeği durumu iyi olan aileler yer durumu zayıf olanlarda esmer ekmek evlerine götürürdü. Yemekte salata varsa yoğurt olmaz çorbayla salata yenmez salatayı yemek için yemeği beklemen gerekirdi. Sabah kahvaltıda durumunuz iyi olsa bile ekmeğin üzerine tereyağı sürüyorsak yanın da peynir ısırmazdık. Tüccar olanlar tek başına hususi arabalarıyla gitmez otobüse binerlerdi. Şimdi durum nasıl. Maalesef israf haddi aşmak aldı başını gidiyor. İstesen de çoluk çocuğuna çok şey etki edemiyorsun. Ülkede trend israf üzerine. Şimdi moda böyle. Zengin görünmek parayı teşhir israf la gösterilir oldu. Salatanın yanında yoğurt un adı anılmıyor bile. Tabi durum böyle olunca büyüklere maaşlar, çocuklara da harçlıklar yetmiyor. En güzelinden araba en güzelinden beş yıldızlı tatil en markalarından bez ayakkabıya bir tomar para verilir oldu. Karı koca çalışan bir eve Bir memurun bir öğretmemin evine ayda beş bin lira para giriyor hala açız diye sokaklara çıkıp bağırabiliyorlar. Aslında insanlar gelirleri kadar yaşayabilirler. Nasıl gelirse öyle gider anlayışı hüküm sürdükçe para olsa da parasızlık bitmez. Durumu iyi olan bir arkadaşım ezilmeden büyümüş ortağının çocuklarının kredi kartları harcamalarını söylediğinde ağzım açık kalmıştı. Akşama kadar masada internetin başında hangi son model bmv ye nasıl sahip olurum düşüncesinde bir anlayışın mutlu olması zor gibi. Etrafımızdaki görüntü böyle. Şükürsüzlük almış başını gidiyor. Var ama ;"yetmiyor" şikayet i şehirde hemen herkes de. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Köyde taşrada yaşayanlar. Onlar ya bulundukları yerde sabrediyor yada boğaz tokluğuna bulundukları yerden şehre gelip asgari üçret ile bir fabrikada işe giriyorlar. Sekiz yüz lira maaş köyden gelen yakacak, tarhana bulgur ile sigorta bahanesiyle kıt kanaat dünyayı yaşama mücadelesi içinde debeleniyorlar. Onlar için israf bizim çocukluluğumuz daki gibi.