Küsme, din ahlakına uygun bir tavır değildir ve her müminin böyle bir ahlak göstermekten şiddetle kaçınması gerekmektedir. Allah’ın Kuran’da tavsiye ettiği üstün ahlaktan çok uzak bir tavır olan küsme, sadece konuşmama, birşey sorulduğunda başını çevirme gibi davranışlar değildir. İnsanlar bazı durumlarda konuşmak zorunda kaldıkları için bunu belli etmeyebilirler ancak küsen insan, karşısındakiyle olan samimi ve insani bağlantısını koparır. Sevgisini, saygısını, şefkatini ifade etmesini engelleyen ve kendisini karşısındakinden uzaklaştıran bir ruh haline bürünür. Kişinin üzerinde oluşan negatif elektrik yüzüne, konuşmalarına, bakışlarına etki eder.
Küsme, Yüce Rabbimiz’in emrettiği din ahlakından uzak yaşayan insanların gösterdikleri bir tavır bozukluğudur. Bu nedenle samimi müminler Yüce Allah’ın razı olmayacağı bu ahlaktan şiddetle sakınırlar.
Küsmenin insana verdiği zararların en önemlilerinden biri, kişiyi boş düşüncelere kaptırarak Yüce Allah’ı düşünmekten alıkoymasıdır. Boş düşüncelerle kafasını meşgul ederek geçirdiği her saniye, kişi için büyük kayıptır. Bu tavır bozukluğu içinde geçirdiği sürenin, Allah’ın ondan hoşnut olmayacağı bir süre olduğunun bilincinde olan mümin hiçbir şartta buna cesaret edemez.
“..Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu..”(Tevbe Suresi, 67) ayetindeki ifadesiyle Yüce Rabbimiz tarafından unutulmak, samimi hiçbir müminin göze alamayacağı bir durumdur. Bu nedenle her müminin Allah’ın istemediği tavırlardan uzak durması, şuurunu açması gerekmektedir.
Küsme, ayrıca kişinin neşe ve sevincini de yokeder. İnsanın içine kapanmasına ve gerginliğine neden olur. Oysa mutluluk ve coşku Allah’ın müminlere hem dünyada hem de ahirette vaadettiği en büyük nimetlerdendir. Ancak bu ruh hali nedeniyle mutsuzlaşan kişi yalnızca kendine zulmetmektedir. Küsme, kişinin tamamen üzerinden atması gereken bir ahlak özelliğidir.
Dünya hayatının ‘bir kuşluk vakti’ kadar kısa ve sadece imtihan için yaratıldığının bilincinde olan insanın dünyada yaşadığı her saat, her saniye çok değerlidir. Ve bu zaman küsmeye ayrılamayacak kadar önemlidir, inanan insanın boşa geçirilecek tek bir anı yoktur. Allah’ın hoşnut olmadığı tek bir amel bile, hesap gününde telafisi imkansız bir pişmanlığa neden olabilir. Yüce Allah, din ahlakına uygun olmayan bir tavır gösteren kişilerin dünya hayatında içinde bulundukları durumu şöyle haber vermektedir:
“Ki onlar, ‘daldıkları saçma bir uğraşı’ içinde oynayan-oyalananlardır.”(Tur Suresi, 12)
Sonuç olarak küsme, Kuran ahlakına göre yaşamayı engelleyen ve insanın büyük manevi kayba uğramasına neden olan bir durumdur. Sadece Allah rızasına dayalı bir dostlukta küsmeye yer yoktur, kaldı ki küsmek, var olduğu düşünülen sorunun çözümü de değildir. Küsme alışkanlığı olan bir insan, çocukluğundan itibaren aldığı telkinle, bunun hayatın bir gerçeği olduğu yanılgısına kapılırsa kendisine büyük zarar verir.
Samimi müminler ise küsmenin, din ahlakından uzaklaştıran, müslümanca yaşamayı engelleyen bir tavır bozukluğu olduğunun farkındadırlar ve Kuran’da Yüce Rabbimizin bildirildiği dışında bir ahlaka yönelmekten şiddetle sakınırlar.
Küsme, Yüce Rabbimiz’in emrettiği din ahlakından uzak yaşayan insanların gösterdikleri bir tavır bozukluğudur. Bu nedenle samimi müminler Yüce Allah’ın razı olmayacağı bu ahlaktan şiddetle sakınırlar.
Küsmenin insana verdiği zararların en önemlilerinden biri, kişiyi boş düşüncelere kaptırarak Yüce Allah’ı düşünmekten alıkoymasıdır. Boş düşüncelerle kafasını meşgul ederek geçirdiği her saniye, kişi için büyük kayıptır. Bu tavır bozukluğu içinde geçirdiği sürenin, Allah’ın ondan hoşnut olmayacağı bir süre olduğunun bilincinde olan mümin hiçbir şartta buna cesaret edemez.
“..Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu..”(Tevbe Suresi, 67) ayetindeki ifadesiyle Yüce Rabbimiz tarafından unutulmak, samimi hiçbir müminin göze alamayacağı bir durumdur. Bu nedenle her müminin Allah’ın istemediği tavırlardan uzak durması, şuurunu açması gerekmektedir.
Küsme, ayrıca kişinin neşe ve sevincini de yokeder. İnsanın içine kapanmasına ve gerginliğine neden olur. Oysa mutluluk ve coşku Allah’ın müminlere hem dünyada hem de ahirette vaadettiği en büyük nimetlerdendir. Ancak bu ruh hali nedeniyle mutsuzlaşan kişi yalnızca kendine zulmetmektedir. Küsme, kişinin tamamen üzerinden atması gereken bir ahlak özelliğidir.
Dünya hayatının ‘bir kuşluk vakti’ kadar kısa ve sadece imtihan için yaratıldığının bilincinde olan insanın dünyada yaşadığı her saat, her saniye çok değerlidir. Ve bu zaman küsmeye ayrılamayacak kadar önemlidir, inanan insanın boşa geçirilecek tek bir anı yoktur. Allah’ın hoşnut olmadığı tek bir amel bile, hesap gününde telafisi imkansız bir pişmanlığa neden olabilir. Yüce Allah, din ahlakına uygun olmayan bir tavır gösteren kişilerin dünya hayatında içinde bulundukları durumu şöyle haber vermektedir:
“Ki onlar, ‘daldıkları saçma bir uğraşı’ içinde oynayan-oyalananlardır.”(Tur Suresi, 12)
Sonuç olarak küsme, Kuran ahlakına göre yaşamayı engelleyen ve insanın büyük manevi kayba uğramasına neden olan bir durumdur. Sadece Allah rızasına dayalı bir dostlukta küsmeye yer yoktur, kaldı ki küsmek, var olduğu düşünülen sorunun çözümü de değildir. Küsme alışkanlığı olan bir insan, çocukluğundan itibaren aldığı telkinle, bunun hayatın bir gerçeği olduğu yanılgısına kapılırsa kendisine büyük zarar verir.
Samimi müminler ise küsmenin, din ahlakından uzaklaştıran, müslümanca yaşamayı engelleyen bir tavır bozukluğu olduğunun farkındadırlar ve Kuran’da Yüce Rabbimizin bildirildiği dışında bir ahlaka yönelmekten şiddetle sakınırlar.
