Yayladağı, Türkiye'nin coğrafi olarak en güneyinde, Romalıların kutsal saydıkları Kel Dağının eteklerinde kurulmuş bir ilçe. Merkez ilçe Antakya’ya 51 kilometre Suriye sınırına (Lazkiye’ye) 5 kilo metre mesafede. Yayladağı sınır kapısı ve gümrüğü Türkiye'nin Suriye'ye açılan önemli kara yolu kapılarından biridir.
Yayladığında yaşam M.Ö.1250 yıllarına kadar uzanır. Hititlerle başlamış daha sonra 13 medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yazılı kaynaklara göre, Keldağ’ın eteklerinde, Montblace isminde bir şehrin bulunduğu ve dünyanın üçüncü büyük şehri olduğu yer alıyor. Tarihi M.Ö yüzyıllara kadar uzanır. Keldağ üzerinde bulunan Barlaman manastırı alanı içinde yapılan kazılarda, elde edilen bulgular, yörede, Persler, Makedonyalılar, Roma, Bizans, Selçuklular, İyonyalılar, Romalılar, Araplar ve Abbasîlerin yaşamış oldukları tespit edilmiştir.
Tarih süreci içerisinde ipek yolunun ve diğer bütün kervan yollarının buradan geçtiğine yer verilmektedir. Şehrin üzerinde kurulduğu Keldağ'ın volkanik bir dağ olması dolayısıyla, bir püskürme neticesinde eski şehrin tamamen yok olmuştur.
Abbasîler döneminde yöreye çok sayıda Türk boyu ve aşiretleri yerleştirmişlerdir. Bu aşiretlerden Savcılar aşireti reisi Kasım Bey`i buraya Bey olarak atamıştır. Kasım bey kısa zamanda kasabanın imar işleri ile ilgilenmiş, Cami, Köprü, çeşme gibi eserler yaptırmıştır.
Yayladağı adı (1084-1098 yıllarında) Osmanlı döneminde, Doğusunda bulunan(Yayladağı) YAYLATEPE dağından adını almıştır. 1527 yılı Halep tapu tahrir defterine göre, 51 köy,93 mezrası bulunuyordu. 1860 yıllarında Halep merkez sancağın bağlı Cisri Suğur kazasına bağlı iken,1900 yılından itibaren Cebel-i Akra adı ile bir nahiye merkezi olmuştur.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşünde, ordusu burada konaklamış ve bu yüzden de buraya "Ordu Muradiye " ismi verilmiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra, 1946 yılında Karadeniz’deki ordu ile ismi karıştığından Yayladağı olarak değiştirilmiştir.
Hatay’ın Fransızlar tarafından işgal edilişi ve İskenderun sancağının oluşumu ile, 12 Eylül 1920 yılında ordu nahiyesine bağlı köyleri Cısır Şugur dan alınıp, İskenderun sancağına bağlandı. 1921 yılında da, Türkmenlerle meskûn Bayır-Bucak ve Basit bölgeleri de İskenderun sancağından alıp Lazkiye’ye bağlandı. 3 Aralık 1932 Yılında Ermeni temsilciler meclisi, Ermeni çoğunluğu olan Kesep ile Öz be öz Türk olan Mürselek köyünü de Lazkıyeye bağlanmasını istediler. Ancak bu istekleri Fransız manda idaresi tarafından olumlu bulunmamıştır.
Ordu ise Antakya’ya bağlı bir nahiye olarak kaldı. 8 -12-1938 yılında Hatay meclisine verilen Ordu’nun kaza olması ile ilgili tezkere 7 Ekim 1938 tarihinde görüşüldü, 02 -12 -1938 günü Hatay meclisinde görüşülerek meclisin aldığı 18 numaralı kararla Ordu Kaza oldu. Bu Hatay devleti döneminde kaza haline getirilen ilk yerleşim birimidir.
29 Eylül 1938 tarihinde Yayladağı’nın ilçe oluşu kanunlaşınca, Kesep Yayladağı’na bağlandı. 4 Kasım 1938 yılında Hatay devletinin sınırlarını tespit etmek için kurulan milletler cemiyeti sınır tespit komisyonu, Bayır-Bucak, Hazine ve Kesep’i Hatay sınırları dışında bırakıldı.
7 Ekim 1938 yılında, Ordu’nun kaza oluşu coşkulu bir törenle kutlandı. Kaymakam olarak ta Lütfi KILIÇ göreve getirildi. Atatürk’ü daima hatırlamak, sevdiğimizi ve ona olan bağlılığımızı haykırmak için, 21 Haziran 1939 tarihinde de Yayladağı’na ilk olarak Atatürk Anıtı yapıldı. 1939 yılı içinde de belediye teşkilatı kuruldu. Yayladağı ve köylerinde lisan Türkçedir Türkçeden başka dil bilmezler.
Yayladığında yaşam M.Ö.1250 yıllarına kadar uzanır. Hititlerle başlamış daha sonra 13 medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yazılı kaynaklara göre, Keldağ’ın eteklerinde, Montblace isminde bir şehrin bulunduğu ve dünyanın üçüncü büyük şehri olduğu yer alıyor. Tarihi M.Ö yüzyıllara kadar uzanır. Keldağ üzerinde bulunan Barlaman manastırı alanı içinde yapılan kazılarda, elde edilen bulgular, yörede, Persler, Makedonyalılar, Roma, Bizans, Selçuklular, İyonyalılar, Romalılar, Araplar ve Abbasîlerin yaşamış oldukları tespit edilmiştir.
Tarih süreci içerisinde ipek yolunun ve diğer bütün kervan yollarının buradan geçtiğine yer verilmektedir. Şehrin üzerinde kurulduğu Keldağ'ın volkanik bir dağ olması dolayısıyla, bir püskürme neticesinde eski şehrin tamamen yok olmuştur.
Abbasîler döneminde yöreye çok sayıda Türk boyu ve aşiretleri yerleştirmişlerdir. Bu aşiretlerden Savcılar aşireti reisi Kasım Bey`i buraya Bey olarak atamıştır. Kasım bey kısa zamanda kasabanın imar işleri ile ilgilenmiş, Cami, Köprü, çeşme gibi eserler yaptırmıştır.
Yayladağı adı (1084-1098 yıllarında) Osmanlı döneminde, Doğusunda bulunan(Yayladağı) YAYLATEPE dağından adını almıştır. 1527 yılı Halep tapu tahrir defterine göre, 51 köy,93 mezrası bulunuyordu. 1860 yıllarında Halep merkez sancağın bağlı Cisri Suğur kazasına bağlı iken,1900 yılından itibaren Cebel-i Akra adı ile bir nahiye merkezi olmuştur.
Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşünde, ordusu burada konaklamış ve bu yüzden de buraya "Ordu Muradiye " ismi verilmiştir. Cumhuriyetin ilânından sonra, 1946 yılında Karadeniz’deki ordu ile ismi karıştığından Yayladağı olarak değiştirilmiştir.
Hatay’ın Fransızlar tarafından işgal edilişi ve İskenderun sancağının oluşumu ile, 12 Eylül 1920 yılında ordu nahiyesine bağlı köyleri Cısır Şugur dan alınıp, İskenderun sancağına bağlandı. 1921 yılında da, Türkmenlerle meskûn Bayır-Bucak ve Basit bölgeleri de İskenderun sancağından alıp Lazkiye’ye bağlandı. 3 Aralık 1932 Yılında Ermeni temsilciler meclisi, Ermeni çoğunluğu olan Kesep ile Öz be öz Türk olan Mürselek köyünü de Lazkıyeye bağlanmasını istediler. Ancak bu istekleri Fransız manda idaresi tarafından olumlu bulunmamıştır.
Ordu ise Antakya’ya bağlı bir nahiye olarak kaldı. 8 -12-1938 yılında Hatay meclisine verilen Ordu’nun kaza olması ile ilgili tezkere 7 Ekim 1938 tarihinde görüşüldü, 02 -12 -1938 günü Hatay meclisinde görüşülerek meclisin aldığı 18 numaralı kararla Ordu Kaza oldu. Bu Hatay devleti döneminde kaza haline getirilen ilk yerleşim birimidir.
29 Eylül 1938 tarihinde Yayladağı’nın ilçe oluşu kanunlaşınca, Kesep Yayladağı’na bağlandı. 4 Kasım 1938 yılında Hatay devletinin sınırlarını tespit etmek için kurulan milletler cemiyeti sınır tespit komisyonu, Bayır-Bucak, Hazine ve Kesep’i Hatay sınırları dışında bırakıldı.
7 Ekim 1938 yılında, Ordu’nun kaza oluşu coşkulu bir törenle kutlandı. Kaymakam olarak ta Lütfi KILIÇ göreve getirildi. Atatürk’ü daima hatırlamak, sevdiğimizi ve ona olan bağlılığımızı haykırmak için, 21 Haziran 1939 tarihinde de Yayladağı’na ilk olarak Atatürk Anıtı yapıldı. 1939 yılı içinde de belediye teşkilatı kuruldu. Yayladağı ve köylerinde lisan Türkçedir Türkçeden başka dil bilmezler.