Karar aşamasında tercihlerimizi, değer yargılarımızı, önceliklerimizi, ihtiyaçlarımızı daha belirgin bir şekilde tespit etmemiz gerekir. Karar vermek zorunda kaldığımız durumu ‘problem’ olarak değil ‘fırsat’ olarak görüp, değerlendirmeliyiz. Menfi duygulardan arınıp, müspet yaklaşım içinde olmalıyız. Bir seçim yapmak zorunda kaldığımızda, ihtiyacı karşılama açısından içimizdeki coşku ve heyecanı kaybetmemeliyiz. Aksi halde bunun yerini korku ve endişe duygusu alır. Endişe ve korkunun hakim olduğu şartlarda, sağlıklı karar alamıyoruz yani kararsız kalıyoruz demektir. Tercih yapmamız gereken bir konuda kararsız kalarak bir tercih yapamıyorsak, aslında tercih yapamadığımızdan değil, yaptığımız tercihin, sonuç olarak bize ne getireceğini ve olumsuz sonuçlarından doğan kaygı ve korkudan kararsız kalıyoruz. Kaygı ve korku, karar verme noktasında bütün pozitif enerjimizin bloke olmasına, duyduğumuz heyecan ve coşkunun izole edilerek pasifleşmesine neden oluyor. Ve kararsız kalıyoruz. Negatif kararlarımızın sonucunda bedel ödemekten korkuyoruz. Bu konuda kendimize olan güven duygusundan emin olmayışımız ve çevre baskısının etken olması mutlak başarısızlığı beraberinde getiriyor. Asıl olan, karar almak ve bu kararların sonuçlarına katlanmak ve bedel ödemektir. Hayatımızı ve geleceğimizi etkileyecek bir konuda mütereddit kaldığımız zamanlar olmuştur. Bu da doğal yaşamın akışı içinde normal karşılanmalıdır. Alacağımız kararın sonuçları hakkında temel oluşturacak öngörülerimizde sebep sonuç ilişkilendirmesi neticesinde kaybetme riski yüksek olduğu kanaati daha yoğun hissediliyorsa, karar verme konusunda daha fazla tereddüt yaşarız. Uzun süreli tereddüt kararsızlığa yol açar. Bu durumda aklımızla duygularımızın sentezinde oluşacak karar, en doğru olmasa da, en iyi karar olacaktır. Kararsız kalarak sürüncemede bıraktığımız konular manen daha örseleyici olmaktadır. Yaşamınızda yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, sık sık kararsız kalma ihtimalide o derece yüksek demektir. Yaşam içerisinde karşılaştığımız olumsuzlukların çokluğundan şikayetçi olduğumuz anlar çoğalıyorsa, beraberinde kendimize olan öz güven eksikliği, gelecekten korkma ve endişe duyma, sorumluluktan kaçmak gibi belirtilerin hakim olmaya başladığı anlamına gelebilir. Dönem dönem kararsızlıklar yaşamamız, hayatın normal akışı içinde çok normaldir. Önemli olan bunun dozajıdır. Bazı durumlarda beklememiz ve sakinleşmemiz ve stabil kalmamız daha doğru bir yaklaşımdır. Hayatımız adına önemli bir kararı çok kolay veremeyebiliriz ama giyeceğimiz bir elbise için bile kararsız kalıyorsak, saatlerce düşünüyorsak, bu durum sorun teşkil etmeye başlıyor demektir. Acele karar vermeyin ama kararsızda kalmayın. Yaptığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık zamanla geçebilir lakin yapmadığınız şeyler için duyulan pişmanlık hiç geçmez. Hayatın her anında, en kıymetli değerlerden biri şüphesiz ki zamandır. Zamanı etkin olarak değerlendirip yaşamak gerekir. Kararsızlıklarımızla zamanı hoyratça sarf ederiz. Kaybettiğimiz zamanı geri getirmenin mümkün olmadığı gün gibi ortada olmasına rağmen, yaşamamız gereken en güzel anlarımızı heba ederiz.
Yazarlar
Yayınlanma: 19 Ocak 2019 - 13:23
Kararsızlık
Karar aşamasında tercihlerimizi, değer yargılarımızı, önceliklerimizi, ihtiyaçlarımızı daha belirgin bir şekilde tespit etmemiz gerekir
Yazarlar
19 Ocak 2019 - 13:23