Karar aşamasında tercihlerimizi, değer yargılarımızı, önceliklerimizi, ihtiyaçlarımızı daha belirgin bir şekilde tespit etmemiz gerekir. Karar vermek zorunda kaldığımız durumu ‘problem’ olarak değil ‘fırsat’ olarak görüp, değerlendirmeliyiz. Menfi duygulardan arınıp, müspet yaklaşım içinde olmalıyız. Bir seçim yapmak zorunda kaldığımızda, ihtiyacı karşılama açısından içimizdeki coşku ve heyecanı kaybetmemeliyiz. Aksi halde bunun yerini korku ve endişe duygusu alır. Endişe ve korkunun hakim olduğu şartlarda, sağlıklı karar alamıyoruz yani kararsız kalıyoruz demektir. Tercih yapmamız gereken bir konuda kararsız kalarak bir tercih yapamıyorsak, aslında tercih yapamadığımızdan değil, yaptığımız tercihin, sonuç olarak bize ne getireceğini ve olumsuz sonuçlarından doğan kaygı ve korkudan kararsız kalıyoruz. Kaygı ve korku, karar verme noktasında bütün pozitif enerjimizin bloke olmasına, duyduğumuz heyecan ve coşkunun izole edilerek pasifleşmesine neden oluyor. Ve kararsız kalıyoruz. Negatif kararlarımızın sonucunda bedel ödemekten korkuyoruz. Bu konuda kendimize olan güven duygusundan emin olmayışımız ve çevre baskısının etken olması mutlak başarısızlığı beraberinde getiriyor. Asıl olan, karar almak ve bu kararların sonuçlarına katlanmak ve bedel ödemektir. Hayatımızı ve geleceğimizi etkileyecek bir konuda mütereddit kaldığımız zamanlar olmuştur. Bu da doğal yaşamın akışı içinde normal karşılanmalıdır. Alacağımız kararın sonuçları hakkında temel oluşturacak öngörülerimizde sebep sonuç ilişkilendirmesi neticesinde kaybetme riski yüksek olduğu kanaati daha yoğun hissediliyorsa, karar verme konusunda daha fazla tereddüt yaşarız. Uzun süreli tereddüt kararsızlığa yol açar. Bu durumda aklımızla duygularımızın sentezinde oluşacak karar, en doğru olmasa da, en iyi karar olacaktır.
Yazarlar
Yayınlanma: 15 Mayıs 2019 - 17:06
Kararsızlık
Karar aşamasında tercihlerimizi, değer yargılarımızı, önceliklerimizi, ihtiyaçlarımızı daha belirgin bir şekilde tespit etmemiz gerekir
Yazarlar
15 Mayıs 2019 - 17:06