Yeni bir gün başladı. Yine işler güçler var. Hatta hiç bitmemecesine işlerimiz var ve giderek artıyor üstelik. Hep yetişmemiz gereken yerler, hep yetmeyen günler, içinden çıkılmaz hale gelen trafik var.
Bir yere gidemiyoruz, gitsek dönemiyoruz. Hep kalabalık, herkes telaşlı, herkesin işi var, herkesin acelesi var.
Neredeyse hepimiz çok öfkeliyiz, çok haklıyız, hiç tahammülümüz yok gecikmelere, hatalara, beklemelere.
Bu kadar sorunun ortasında hayatın hep olumsuz tarafına odaklandık. Oysa değişmek, bu duyguyu değiştirmek gerek. Hem kendimiz için hem de sevdiklerimiz için. Bunu yapmak için de karar vermek gerek. Şimdi, bugün ve beklemeksizin.
Bugün düne ait kırgınlıkların peşinden mi gideceksin? Yoksa yeni bir güne uyanmanın huzuru ile gülümseyerek mi bakacaksın hayata?
Başkalarının değişmesini mi bekleyeceksin sadece, kendin asla değişmeyi ve dönüşmeyi düşünmeden?
Çok yorulduğun için, çok yol yürüdüğün için, işler bitmediği için söylenerek mi tamamlayacaksın tüm günü, yoksa bunları yapabilecek enerjin, sağlığın ve bedenin olduğu için şükran duyarak mı?
Karar ver! Hayatta sığıntı gibi, kaçak gibi mi yaşayacaksın, yoksa var olduğun her anı duya duya, doya doya yaşayarak huzurla ve mutlulukla mı?
Hayat sadece para değil, sadece satın alınan şeylerden oluşmuyor. Aksine satın alınamayan değerlerdir hayatı yaşanır kılan. Neye sahip olduğuna odaklanıyor pek çok insan. Ne kadar zengin olduğuna, neleri alıp alamadığına..
Neyim var ki deme, zengin değilim ki diye düşünme.
Gözlerine ne değer biçiyorsan o kadar zenginsin.
Kollarını kaça satarsan o kadar! Ayakların, böbreklerin, ciğerlerin kaç lira eder? Beynini ne kadara verirsin? Düşünebilme, karar alma becerilerini mesela...
Kalbini hangi fiyata satarsan o kadar zenginsin aslında.
Ya o kalbi dolduran duyguların değeri nedir? Kişiliğin kaça olur satmak istediğinde?
Değer biçemediğin, satamadığın ve satın alamadığını o zenginlikler; biçilebilir, alınabilir ve satılabilir değerler yaratman için verildi sana.
Kıymetini bil!
Mutluluk hediye edilmez, elle tutulmaz, yoktan var edilmez, mutluluk satın alınmaz. Mutluluk vardır ve sadece hissedilir!
Bir yere gidemiyoruz, gitsek dönemiyoruz. Hep kalabalık, herkes telaşlı, herkesin işi var, herkesin acelesi var.
Neredeyse hepimiz çok öfkeliyiz, çok haklıyız, hiç tahammülümüz yok gecikmelere, hatalara, beklemelere.
Bu kadar sorunun ortasında hayatın hep olumsuz tarafına odaklandık. Oysa değişmek, bu duyguyu değiştirmek gerek. Hem kendimiz için hem de sevdiklerimiz için. Bunu yapmak için de karar vermek gerek. Şimdi, bugün ve beklemeksizin.
Bugün düne ait kırgınlıkların peşinden mi gideceksin? Yoksa yeni bir güne uyanmanın huzuru ile gülümseyerek mi bakacaksın hayata?
Başkalarının değişmesini mi bekleyeceksin sadece, kendin asla değişmeyi ve dönüşmeyi düşünmeden?
Çok yorulduğun için, çok yol yürüdüğün için, işler bitmediği için söylenerek mi tamamlayacaksın tüm günü, yoksa bunları yapabilecek enerjin, sağlığın ve bedenin olduğu için şükran duyarak mı?
Karar ver! Hayatta sığıntı gibi, kaçak gibi mi yaşayacaksın, yoksa var olduğun her anı duya duya, doya doya yaşayarak huzurla ve mutlulukla mı?
Hayat sadece para değil, sadece satın alınan şeylerden oluşmuyor. Aksine satın alınamayan değerlerdir hayatı yaşanır kılan. Neye sahip olduğuna odaklanıyor pek çok insan. Ne kadar zengin olduğuna, neleri alıp alamadığına..
Neyim var ki deme, zengin değilim ki diye düşünme.
Gözlerine ne değer biçiyorsan o kadar zenginsin.
Kollarını kaça satarsan o kadar! Ayakların, böbreklerin, ciğerlerin kaç lira eder? Beynini ne kadara verirsin? Düşünebilme, karar alma becerilerini mesela...
Kalbini hangi fiyata satarsan o kadar zenginsin aslında.
Ya o kalbi dolduran duyguların değeri nedir? Kişiliğin kaça olur satmak istediğinde?
Değer biçemediğin, satamadığın ve satın alamadığını o zenginlikler; biçilebilir, alınabilir ve satılabilir değerler yaratman için verildi sana.
Kıymetini bil!
Mutluluk hediye edilmez, elle tutulmaz, yoktan var edilmez, mutluluk satın alınmaz. Mutluluk vardır ve sadece hissedilir!
