İtaat, insanın Allah’a iman ettiğinin ve O’na kul olmayı kabul ettiğinin en açık göstergesidir. İnsanı sonsuz kurtuluşa kavuşturacak olan da ancak itaattir. Çünkü, “ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resulü’ne icabet edin” (Enfal Suresi, 24) hükmüne göre, elçi müminleri kendilerine “hayat verecek”, kendilerini kurtaracak şeylere çağırmaktadır.
Bir başka ayet, elçinin müminleri kurtuluşa, özgürlüğe, ferahlığa çağırdığını ve kötülükten alıkoyduğunu haber vermektedir:
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)
Tüm buraya kadar aktardığımız ayetlerden, itaatin insanın Allah’ın yolunda ilerleyebilmesi ve mücadele edebilmesi için son derece önemli bir ‘ihtiyaç’ olduğu anlaşılmaktadır. Ahirette en adaletli hükmü verecek olan da Rabbimiz’dir. Allah’ın sonsuz adalet sahibi olduğu ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yûnus Suresi, 47)
Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ‘hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar. (İsra Suresi, 71)
İtaat, kurtuluşun ve dünyada yaşadığımız hiçbir mutlulukla kıyaslanamayacak ve sonsuza dek sürecek mutluluğa açılan kapının anahtarıdır. Allah, Kendisine teslim olup itaat eden müminlere, Kuran’da pek çok ayette mutluluğun ve kurtuluşun anahtarını işaret etmektedir:
Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır. (Nur Suresi, 52)
Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Nisa Suresi, 13)
Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur. (Ahzab Suresi, 71)
Bediüzzaman Said Nursi de Risaleler 13.Söz’de, peygamberlerin, evliyaların ve gerçekleri araştıranların, “yüzde doksan dokuz ihtimâl-i katî(kesin ihtimal) ile,“İdâm ve zindân-ı ebedîden (sonsuz zindandan) kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye (sonsuz mutluluğa) çevirmek, yalnız imân ve itaat iledir” diye ittifakla haber verdiklerini söyleyerek itaat konusunun önemine dikkat çekmektedir.
Yüce Allah, Kendisine ve elçisine itaat eden müminlere Kuran’da çok önemli bir müjde vermektedir. Onları cennette, peygamberleri ve tüm salih kullarıyla aynı yurda yerleştireceği müjdesini;
Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar? (Nisa Suresi, 69)
Bir başka ayet, elçinin müminleri kurtuluşa, özgürlüğe, ferahlığa çağırdığını ve kötülükten alıkoyduğunu haber vermektedir:
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)
Tüm buraya kadar aktardığımız ayetlerden, itaatin insanın Allah’ın yolunda ilerleyebilmesi ve mücadele edebilmesi için son derece önemli bir ‘ihtiyaç’ olduğu anlaşılmaktadır. Ahirette en adaletli hükmü verecek olan da Rabbimiz’dir. Allah’ın sonsuz adalet sahibi olduğu ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (Yûnus Suresi, 47)
Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ‘hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar. (İsra Suresi, 71)
İtaat, kurtuluşun ve dünyada yaşadığımız hiçbir mutlulukla kıyaslanamayacak ve sonsuza dek sürecek mutluluğa açılan kapının anahtarıdır. Allah, Kendisine teslim olup itaat eden müminlere, Kuran’da pek çok ayette mutluluğun ve kurtuluşun anahtarını işaret etmektedir:
Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır. (Nur Suresi, 52)
Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. (Nisa Suresi, 13)
Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur. (Ahzab Suresi, 71)
Bediüzzaman Said Nursi de Risaleler 13.Söz’de, peygamberlerin, evliyaların ve gerçekleri araştıranların, “yüzde doksan dokuz ihtimâl-i katî(kesin ihtimal) ile,“İdâm ve zindân-ı ebedîden (sonsuz zindandan) kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye (sonsuz mutluluğa) çevirmek, yalnız imân ve itaat iledir” diye ittifakla haber verdiklerini söyleyerek itaat konusunun önemine dikkat çekmektedir.
Yüce Allah, Kendisine ve elçisine itaat eden müminlere Kuran’da çok önemli bir müjde vermektedir. Onları cennette, peygamberleri ve tüm salih kullarıyla aynı yurda yerleştireceği müjdesini;
Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar? (Nisa Suresi, 69)