Bilinçli ya da bilinçsizce bir kenara konan ve uygulamaktan kaçınılan diğer bazı Kuran hükümleri:
Müslümanlara Destek Olmak, Çekişmemek
Yüce Allah, her dönemde sayıları oldukça az olan müminlerin birbirlerine kenetlenmişçesine bağlanmalarını emretmiştir. Allah müminlerin beraberliklerinin nasıl olması gerektiğini bir ayette şu şekilde tarif etmektedir:
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi, 4)
Allah’ın şanının yüceltilmesi, dinin çıkarlarının ve müminlerin haklarının korunması, cahiliye ahlakına karşı fikri mücadele verilmesi çok kuvvetli bir birlik ve dayanışma içinde gerçekleştirilebilir. Müminler, Kuran’ı yaşama konusunda ancak bu şekilde başarılı olabilir ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilirler. Bu nedenle, müminler arasındaki bağlılığın ve kardeşlik ruhunun zayıflamasına yol açabilecek davranışlardan kaçınılmak gerekir. Şeytanın telkinlerinden en önemlisi olan ‘çekişmek’ Allah’ın kesin olarak yasakladığı bir davranıştır:
Allah’a ve resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
İşinden Boşalınca Başka Bir İşe Başlamak
Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7)
Müminin, Kuran ahlakını yayma yolundaki fikri mücadelesinde durmaksızın yorulması ile cahiliyenin sıkıntı, mutsuzluk ve ümitsizlik içindeki ‘hayat mücadelesi’ sonucu hissettiği yorgunluk arasında hiçbir benzerlik yoktur. Müminin Allah yolundaki mücadelesi, cennet zevklerine benzer çok büyük bir manevi tat içerir. Durmaksızın gösterdiği bu çaba- Allah’ın izniyle- ahirette karşısına sonsuz bir ödül olarak çıkacaktır.
Allah’ın Ayetlerine Karşı Mücadele Yürüten İnsanlara Sevgi Beslememek
Müminin bütün değer yargıları Kuran üzerine kuruludur, sevgi de bunlardan biridir. Mümin ancak Allah’ı ve Allah’ın sevdiklerini sever. Allah’ın ve müminlerin düşmanlarına karşı ise büyük bir kin ve nefret duyar ve bunu içinden gelerek samimi bir şekilde yapar. Bu konu, ilgili ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendi’nden bir ruh ile desteklemiştir… (Mücadele Suresi, 22)
Ancak İslam’la yeni tanışmış kişilerde, bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış sevgi anlayışıyla ilgili bilgi de Kuran’da şöyle haber verilmektedir:
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cehd etmek (çaba harcamak) ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine Suresi, 1)
Kınayanın Kınamasından Korkmamak
Müminler her devirde, yalnızca Allah’a kulluk etmeleri, insanların değil de yalnızca Allah’ın rızasını gözetmeleri nedeniyle içinde yaşadıkları toplumlar tarafından yadırganmışlardır.
Ancak, yapılan baskı ve kınamalar karşısında dinlerinden en ufak bir taviz vermemişlerdir. Bu durumlarından dolayı da, Allah’ın yardımıyla inkarcılara karşı her zaman zafer elde etmişlerdir.
Kınayanın kınamasından korkmak aynı zamanda Allah’a karşı ortak koşmak demektir. Çünkü Allah yalnızca Kendisi’nden korkulması gerektiğini bildirmektedir. Bu durum İslam’a değil, kişinin kendisine zarar verir. Allah onun yerine kınayanın kınamasından korkmayan ve üstün niteliklere sahip müminleri getirir:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi’nin onları sevdiği, onların da Kendisi’ni sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)
Yabancı Evlere İzinsiz Girmemek
Kuran’da tanımadığı birinin evine, ne niyetle olursa olsun izinsiz ve habersiz girmek, kesinlikle yasaklanan bir tavırdır:
Müslümanlara Destek Olmak, Çekişmemek
Yüce Allah, her dönemde sayıları oldukça az olan müminlerin birbirlerine kenetlenmişçesine bağlanmalarını emretmiştir. Allah müminlerin beraberliklerinin nasıl olması gerektiğini bir ayette şu şekilde tarif etmektedir:
Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi, 4)
Allah’ın şanının yüceltilmesi, dinin çıkarlarının ve müminlerin haklarının korunması, cahiliye ahlakına karşı fikri mücadele verilmesi çok kuvvetli bir birlik ve dayanışma içinde gerçekleştirilebilir. Müminler, Kuran’ı yaşama konusunda ancak bu şekilde başarılı olabilir ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilirler. Bu nedenle, müminler arasındaki bağlılığın ve kardeşlik ruhunun zayıflamasına yol açabilecek davranışlardan kaçınılmak gerekir. Şeytanın telkinlerinden en önemlisi olan ‘çekişmek’ Allah’ın kesin olarak yasakladığı bir davranıştır:
Allah’a ve resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
İşinden Boşalınca Başka Bir İşe Başlamak
Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7)
Müminin, Kuran ahlakını yayma yolundaki fikri mücadelesinde durmaksızın yorulması ile cahiliyenin sıkıntı, mutsuzluk ve ümitsizlik içindeki ‘hayat mücadelesi’ sonucu hissettiği yorgunluk arasında hiçbir benzerlik yoktur. Müminin Allah yolundaki mücadelesi, cennet zevklerine benzer çok büyük bir manevi tat içerir. Durmaksızın gösterdiği bu çaba- Allah’ın izniyle- ahirette karşısına sonsuz bir ödül olarak çıkacaktır.
Allah’ın Ayetlerine Karşı Mücadele Yürüten İnsanlara Sevgi Beslememek
Müminin bütün değer yargıları Kuran üzerine kuruludur, sevgi de bunlardan biridir. Mümin ancak Allah’ı ve Allah’ın sevdiklerini sever. Allah’ın ve müminlerin düşmanlarına karşı ise büyük bir kin ve nefret duyar ve bunu içinden gelerek samimi bir şekilde yapar. Bu konu, ilgili ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendi’nden bir ruh ile desteklemiştir… (Mücadele Suresi, 22)
Ancak İslam’la yeni tanışmış kişilerde, bilgi eksikliğinden kaynaklanan yanlış sevgi anlayışıyla ilgili bilgi de Kuran’da şöyle haber verilmektedir:
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cehd etmek (çaba harcamak) ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur. (Mümtehine Suresi, 1)
Kınayanın Kınamasından Korkmamak
Müminler her devirde, yalnızca Allah’a kulluk etmeleri, insanların değil de yalnızca Allah’ın rızasını gözetmeleri nedeniyle içinde yaşadıkları toplumlar tarafından yadırganmışlardır.
Ancak, yapılan baskı ve kınamalar karşısında dinlerinden en ufak bir taviz vermemişlerdir. Bu durumlarından dolayı da, Allah’ın yardımıyla inkarcılara karşı her zaman zafer elde etmişlerdir.
Kınayanın kınamasından korkmak aynı zamanda Allah’a karşı ortak koşmak demektir. Çünkü Allah yalnızca Kendisi’nden korkulması gerektiğini bildirmektedir. Bu durum İslam’a değil, kişinin kendisine zarar verir. Allah onun yerine kınayanın kınamasından korkmayan ve üstün niteliklere sahip müminleri getirir:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) Kendisi’nin onları sevdiği, onların da Kendisi’ni sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cehd eden (çaba harcayan) ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide Suresi, 54)
Yabancı Evlere İzinsiz Girmemek
Kuran’da tanımadığı birinin evine, ne niyetle olursa olsun izinsiz ve habersiz girmek, kesinlikle yasaklanan bir tavırdır: