İnsana değer vermek, saygı ve hürmet göstermek, tüm semavi dinlerde bir emir olmakla birlikte ahlaki değerlerinde temel taşlarındandır. Aynı zamanda sosyal açıdan insanlarla ilişki ve iletişimin de temelidir.
İnsanlara saygı ve hürmet göstermeden, onlara değer vermeden insanlarla bozuk ilişkiler içinde yaşamak, kişileri tanımayı imkânsız kılar.
Tanımadığımız, bilmediğimiz bir şeye ise ya değer veremeyiz ya da önyargılarla onu asıl değer basamağına koyamayız. Bunu yapamadığımız için de insanlara gereken ve hak ettikleri hürmeti gösteremeyiz. Bunlardan önce ise, kendimizi tanımalı ve kendimize hürmet etmeliyiz.
Kendini tanımayan ve hürmeti olmayan insan, ne başarılı olabilir ne ilişkilerinde iyi olabilir ne de değer vermeyi öğrenebilir.
Hürmet etmek, gencinden yaşlısına, astından üstüne herkesin hak ettiği bir davranış biçimidir. Bunu kendimize ilke edinip, kimseyi hürmetimizden esirgememeliyiz.
Hürmet gösterme erdeminden yoksun kişilerden oluşmuş bir toplumda saygısızlık, hilekârlık, adaletsizlik de gelişme fırsatı bulacaktır. Hürmetten yoksun, saygı duymayan, birbirlerine değer vermeyen insanlardan oluşan bir toplumun geleceği de emniyette olmayacaktır.
İnsan, erdemin artırdıkça her şeye adil bir şekilde değer vermeyi öğrenir.
Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre, davranışa hürmet göstermek lazımdır. Zira bu davranış kişiyi bir çeşit sarraf yaparak her şeyin değer ve eder ölçülerine muktedir yapar.
Başarılı insanın gösterdiği hürmet, menfaat odaklı değil, insan ve ahlak odaklıdır. Böyle bir erdem sahibi insan, rakibine dahi hürmette kusur etmez. Kişinin gösterdiği hürmet, aynı zamanda diğer insanlar tarafından da hürmet görmesini sağlar.
İnsan, konumu ne olursa olsun, özde değerlidir. Zaman içerisinde insanlar kendi değerlerini ortaya koyarlar.
İnsanlara saygı ve hürmet göstermeden, onlara değer vermeden insanlarla bozuk ilişkiler içinde yaşamak, kişileri tanımayı imkânsız kılar.
Tanımadığımız, bilmediğimiz bir şeye ise ya değer veremeyiz ya da önyargılarla onu asıl değer basamağına koyamayız. Bunu yapamadığımız için de insanlara gereken ve hak ettikleri hürmeti gösteremeyiz. Bunlardan önce ise, kendimizi tanımalı ve kendimize hürmet etmeliyiz.
Kendini tanımayan ve hürmeti olmayan insan, ne başarılı olabilir ne ilişkilerinde iyi olabilir ne de değer vermeyi öğrenebilir.
Hürmet etmek, gencinden yaşlısına, astından üstüne herkesin hak ettiği bir davranış biçimidir. Bunu kendimize ilke edinip, kimseyi hürmetimizden esirgememeliyiz.
Hürmet gösterme erdeminden yoksun kişilerden oluşmuş bir toplumda saygısızlık, hilekârlık, adaletsizlik de gelişme fırsatı bulacaktır. Hürmetten yoksun, saygı duymayan, birbirlerine değer vermeyen insanlardan oluşan bir toplumun geleceği de emniyette olmayacaktır.
İnsan, erdemin artırdıkça her şeye adil bir şekilde değer vermeyi öğrenir.
Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre, davranışa hürmet göstermek lazımdır. Zira bu davranış kişiyi bir çeşit sarraf yaparak her şeyin değer ve eder ölçülerine muktedir yapar.
Başarılı insanın gösterdiği hürmet, menfaat odaklı değil, insan ve ahlak odaklıdır. Böyle bir erdem sahibi insan, rakibine dahi hürmette kusur etmez. Kişinin gösterdiği hürmet, aynı zamanda diğer insanlar tarafından da hürmet görmesini sağlar.
İnsan, konumu ne olursa olsun, özde değerlidir. Zaman içerisinde insanlar kendi değerlerini ortaya koyarlar.