Sıklıkla kullandığımız içe kapanıklık, çekingenlik ve içe dönüklük kelimeleri aslında birbirine çok yakın tanımlar ama ince sınırlarla ayrılan anlamları var.
Birbirimizi tanımlarken ya da kişilik özelliklerimizi ifade ederken genellikle bu tanımlamaları kullanıyoruz ancak genellikle olumsuz anlamlar yüklüyoruz.
O nedenle kelimeleri ve anlamlarını netleştirmek gerekiyor.
İçe kapanık kişiler; toplum içerisinde ve sosyal ortamlarda bulunmak istemeyen, kalabalık ortamlardan kaçan, sadece yakınlık kurduğu belirli kişilerle ilişkide olan kişilerdir.
Çekingen kişiler; sosyal ortamlarda bulunmak isteyen ama derin korku ve endişe duyduğu için bu ortamlara giremeyen, insanlarla olan ilişkilerinde çekingen davranan kişilerdir. Motivasyon düşüklüğü yaşarlar.
İçe dönük kişiler; sosyal ilişki kurmakta sorun yaşamayan ancak yalnız kalmayı tercih eden, kalabalık ve sosyal ortamlarda bulunmaktan rahatsız olan, halk arasında ‘evcimen’ adıyla bahsettiğimiz kişilerdir.
Bu kavramları bir örnekle açıklamak gerekirse; bir şirketin çalışanlarının yemek ve eğlence amaçlı bir organizasyona davet edildiğini varsayalım. Burada bu 3 kişilik özelliğine sahip bireylerin tutumları şöyle olur:
İçe Kapanık Birey: Orada kimseyi tanımıyorum, yabancılık çekerim ya da yakınlık kurmakta zorlanırım. Bu yüzden gitmeyeceğim.
Çekingen Tip: Aslında güzel bir organizasyon, ama ben tek başıma oraya gidemem. Yakın bir arkadaşım da gelirse belki gidebilirim.
İçe Dönük Tip: Aslında katılmak güzel olabilir ama muhtemelen ortam çok kalabalık olur. Kalabalık ortamları sevmem, evde kitap okumayı tercih ederim.
İçe dönük kişiler;
* Yalnız kalmak istedikleri için kalabalık ortamlarda bulunmazlar.
* Kendilerini grubun bir parçası olarak görmezler ve gruba ait hissetmezler.
* Sosyal kaygı duymazlar, herhangi bir durumdan kaçma amaçları yoktur.
* Toplumun beklentisini önemsemezler, rahat ettikleri ortamlarda bulunmayı seçerler.
Bilindiği gibi toplumsal ilişkilerin ön planda olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve bu ortamın da gerektirdiği birtakım özelliklere sahip olmamız gerekiyor.
Aile hayatı, arkadaş ilişkileri, evlilik, kariyer gibi birçok alanda içedönük bir yapıya sahip olmanın olumsuz etkileri görülebilir.
Biz istesek de, istemesek de, sosyal ortamlara girmek, yakın ilişkiler kurmak ve toplumun bir parçası olarak bulunduğumuz ortama ayak uydurmak zorundayız.
Bu yüzden kişi yalnız kalmayı tercih ettiği zaman; hayatındaki problemler artış göstermekle birlikte, bu problemlerle başa çıkma kuvveti de bir o kadar azalır.
Aynı zamanda depresyon başta olmak üzere bazı psikolojik rahatsızlıkların, içe dönüklüğün ileriki aşamalarında görülme olasılığının yüksek olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.
İçe Dönük Kişilerin Olumlu Özellikleri
İçe dönüklüğün genel özelliklerine bakıldığında kişi için tamamen olumsuz olduğu düşünülse de, yapılan son araştırmalarla da birlikte olumlu etkilerinden de söz etmek mümkün. Dengeli bir içe dönüklük kişiye fayda sağlayabilir.
* Sahip oldukları arkadaş sayısı az olsa da, kurdukları ilişkiler sağlam ve uzun sürelidir.
* Daha sakin, uzun soluklu düşünerek karar alırlar ve bu da onların daha bilinçli olmalarını sağlar.
* Uzun süre yalnız kalabildikleri için, odaklanma ve tek başına çalışma yeteneklerine sahiptirler.
* Gözlem ve analiz yapabilme konusunda başarılıdırlar.
* Yakınlarına dinginlik ve derinlik sağlayabilirler.
* Yeri ve zamanı gelince açıklama yapma ve kendi kendini eğitme konusunda da içe dönüklüğün kişiye olumlu etkileri vardır.
Birbirimizi tanımlarken ya da kişilik özelliklerimizi ifade ederken genellikle bu tanımlamaları kullanıyoruz ancak genellikle olumsuz anlamlar yüklüyoruz.
O nedenle kelimeleri ve anlamlarını netleştirmek gerekiyor.
İçe kapanık kişiler; toplum içerisinde ve sosyal ortamlarda bulunmak istemeyen, kalabalık ortamlardan kaçan, sadece yakınlık kurduğu belirli kişilerle ilişkide olan kişilerdir.
Çekingen kişiler; sosyal ortamlarda bulunmak isteyen ama derin korku ve endişe duyduğu için bu ortamlara giremeyen, insanlarla olan ilişkilerinde çekingen davranan kişilerdir. Motivasyon düşüklüğü yaşarlar.
İçe dönük kişiler; sosyal ilişki kurmakta sorun yaşamayan ancak yalnız kalmayı tercih eden, kalabalık ve sosyal ortamlarda bulunmaktan rahatsız olan, halk arasında ‘evcimen’ adıyla bahsettiğimiz kişilerdir.
Bu kavramları bir örnekle açıklamak gerekirse; bir şirketin çalışanlarının yemek ve eğlence amaçlı bir organizasyona davet edildiğini varsayalım. Burada bu 3 kişilik özelliğine sahip bireylerin tutumları şöyle olur:
İçe Kapanık Birey: Orada kimseyi tanımıyorum, yabancılık çekerim ya da yakınlık kurmakta zorlanırım. Bu yüzden gitmeyeceğim.
Çekingen Tip: Aslında güzel bir organizasyon, ama ben tek başıma oraya gidemem. Yakın bir arkadaşım da gelirse belki gidebilirim.
İçe Dönük Tip: Aslında katılmak güzel olabilir ama muhtemelen ortam çok kalabalık olur. Kalabalık ortamları sevmem, evde kitap okumayı tercih ederim.
İçe dönük kişiler;
* Yalnız kalmak istedikleri için kalabalık ortamlarda bulunmazlar.
* Kendilerini grubun bir parçası olarak görmezler ve gruba ait hissetmezler.
* Sosyal kaygı duymazlar, herhangi bir durumdan kaçma amaçları yoktur.
* Toplumun beklentisini önemsemezler, rahat ettikleri ortamlarda bulunmayı seçerler.
Bilindiği gibi toplumsal ilişkilerin ön planda olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve bu ortamın da gerektirdiği birtakım özelliklere sahip olmamız gerekiyor.
Aile hayatı, arkadaş ilişkileri, evlilik, kariyer gibi birçok alanda içedönük bir yapıya sahip olmanın olumsuz etkileri görülebilir.
Biz istesek de, istemesek de, sosyal ortamlara girmek, yakın ilişkiler kurmak ve toplumun bir parçası olarak bulunduğumuz ortama ayak uydurmak zorundayız.
Bu yüzden kişi yalnız kalmayı tercih ettiği zaman; hayatındaki problemler artış göstermekle birlikte, bu problemlerle başa çıkma kuvveti de bir o kadar azalır.
Aynı zamanda depresyon başta olmak üzere bazı psikolojik rahatsızlıkların, içe dönüklüğün ileriki aşamalarında görülme olasılığının yüksek olduğu araştırmalarla ortaya konmuştur.
İçe Dönük Kişilerin Olumlu Özellikleri
İçe dönüklüğün genel özelliklerine bakıldığında kişi için tamamen olumsuz olduğu düşünülse de, yapılan son araştırmalarla da birlikte olumlu etkilerinden de söz etmek mümkün. Dengeli bir içe dönüklük kişiye fayda sağlayabilir.
* Sahip oldukları arkadaş sayısı az olsa da, kurdukları ilişkiler sağlam ve uzun sürelidir.
* Daha sakin, uzun soluklu düşünerek karar alırlar ve bu da onların daha bilinçli olmalarını sağlar.
* Uzun süre yalnız kalabildikleri için, odaklanma ve tek başına çalışma yeteneklerine sahiptirler.
* Gözlem ve analiz yapabilme konusunda başarılıdırlar.
* Yakınlarına dinginlik ve derinlik sağlayabilirler.
* Yeri ve zamanı gelince açıklama yapma ve kendi kendini eğitme konusunda da içe dönüklüğün kişiye olumlu etkileri vardır.