Hayat tek başına yürünecek bir yol değildir. Başlangıçtan hayatın nihayetine kadar, güvendiğimiz insanların desteğine her daim ihtiyaç hissederiz. Sevdikleri ve güvendikleri ile birlikte olmak, insana kendini güvende hissetme duygusu ve huzur verir. Yaşanmışlıkların yorgunluklarında, huzurlu ve dingin bir nefes alabilmek için es verdiğimiz anlarda, omuzuna başımızı dayayarak soluklanacağımız müşfik insanların varlığına ihtiyaç hissettiğimiz anlar azımsanmayacak kadar çok hayatımızda. Bu gibi insanların varlığı bir sonraki adımda güç ve motivasyon ile özgüven sağlaması açısından, yaşamsal ivmelenmede katalizör olacaktır. Yaşantımızın bazı zamanlarında, hayatımızın birebir içinde olan insanlardan yeterli destek göremediğimizde sükutu hayale uğrayabilir, serzenişte bulunuruz. Bizim için doğru olan, başkası için doğru olmayabilir. Buna rağmen yanımızda diğerkamlık gösterecek birinin olduğu bilmek, hissetmek, yeise düşmeden yolumuza devam etmeyi kolaylaştıracaktır. Şartlar ne olursa olsun, yaşam sevgi ve güven sarmalı üzerine inşa edilmiştir. Yol uzun olunca, hayallerde çok olur. Kurduğun hayaller, yoluna aydınlatır, yönünü bulmanda güç katar. İnsan, bu uzun yolda kimi zaman destekleyen ve onaylayan, kimi zaman yapıcı eleştirileriyle motivasyonumuza destek veren bir yaren ister. Gerçek dost/arkadaş, elini tutan, seni anlaya bilen ve kalbine dokunan dokunabilendir. Bu etkileşim karşılıklı olduğu zaman vücut bulur, bir anlam ifade eder. Bizde, birlikte olduğumuz, birlikte yürüdüğümüz insanlara bu desteği kayıtsız şartsız verebilmeliyiz. Birlikte yürümek, bir hayat boyu; güç ister, emek ister, özveri ister, özdeşleşme ister, hülasa sevgi, hoşgörü ister… Aksi halde, karanlık tünelde bir ömür boyu yürürsün… Meçhule doğru… Yolculuğa dair korkularınız ya da başka sebepleriniz varsa eğer, hiç başlamamalı, en başından vazgeçmelisiniz. Unutmayalım ki, iyi bir dost, iyi bir arkadaş karanlık gecede gökyüzündeki kutup yıldızı gibidir. Sana hep doğru yönü gösterir, ışık olur, yol olur, yoldaş olur. Hayallerimizi maddeleştirdiğimizde, birer objeye dönüştürdüğümüzde anlıyoruz ki; yeni otomobilimize sarılamayacağımızı, içinde huzur yoksa evin duvarlarıyla sohbet edemeyeceğimizi, işimizle aşk yaşayamayacağımızı, geçte olsa bir gün mutlaka anlıyoruz. İnsanda aradığımız huzuru materyallerde bulmak mümkün mü? Aslında maddeleştirdiğimiz beklentilerin hepsi sevgi, mutluluk, muhabbet ve paylaşım için-bu yolda- birer araçtır. Daha çok kazanmak, kariyer yapmak, yükselmek, hep güçlü olmak, daha lüks yaşamak bu mudur beklentilerimiz. Yaşamak bu mudur? Hırslarımız aklımızın önünde mi olmalı? Duygularımızın, hislerimizin, hissettiklerimizin hiç mi önemi yok. Gerçekte temel ihtiyacımız olan sevgi, saygı, hoşgörü, kalp genişliği, yürekten paylaşım, sorgulamadan, yargılamadan, ön yargısız bütün beklentilerimizi bir yana bırakıp sevemez miyiz? Bunları yapabilmek için unvana, paraya, şöhrete ihtiyaç olmadığını kendimize itiraf edemez miyiz? Hüzünlerini, sevinçlerini, kederini, mutluluğunu paylaşabileceğin, ağladığında başını koyabileceğin bir omzun yoksa seni sen olarak sevecek biri yoksa hayatında ne anlamı var paranın, malın, mülkün, makamın. Tek başına yürünecek bir yol değil ki hayat.
Yazarlar
Yayınlanma: 07 Haziran 2019 - 14:08
Hayat Yolu
Hayat tek başına yürünecek bir yol değildir
Yazarlar
07 Haziran 2019 - 14:08