Yoğun sıkıntılar yaşayan, elden ayaktan düşen bir insanın en zor günlerinde beklentisi müşfik bir elin kendisine uzanmasıdır. Dost biriktirmeyi şiar edinen ve yaşamın merkezine bu ilkesini koyan bireyler, muhtaç olduğu anda çevresinde gülen yüzleriyle kendisine destek veren dostlarının sıcaklığını, güneşin sıcaklığı gibi içinde hissedeceklerdir. “İnsan kendi kalbini sıkı sıkıya tutmalıdır çünkü onun yok olmasına izin verirse, sonunda kendi kontrolünü kaybeder.”
Hiçbir insan dünyaya kötü ve yanlışlıklar üzerine kodlanmış bir karakter ile gelmez. Her insan, fıtrat olarak doğruluk, güzellik, iyilik ve sevgi gibi erdemlerle donanımlı olarak yaratılmıştır. Yaratılıştan gelen bu güzel hasletleri - fıtratı gereği - yapmakta ve yaşamakta zorlanmaz insan. Asıl zorlandığımız kısım, sonradan çevremizden görerek ve/veya yaşayarak edindiğimiz davranışlarımızı doğru tahlil ile ayırt edemeyişimizdir. Çok küçük başlangıçlar başlatır büyük değişimleri, böyledir hayatta da… Yeter ki, yeni başlangıçlar için atılması gereken o küçük ilk adımı atabilelim. Sonrasında diğer adımlar birbirini takip edecektir. Bir kez ivme kazanmaya görsün, su kendi mecrasında akıp yolunu bulacaktır. Bazen de yaşadığımız sorunlar, olumsuzluklar yeise düşmeye yol açar. Umudumuzu yitirmediğimiz sürece kısa sürede karamsarlıktan kurtulup, karşılaştığımız sorunlara çözüm üretebiliriz. Bunun için her daim bir a, b, c planımız olmalıdır. Mücadele gücümüzün büyüklüğü karşılaştığımız sorunları alt etmede kolaylık sağlayacaktır. Unutmayalım ki, “sorunsuz insanları bulabileceğimiz tek bir yer vardır o da mezarlıklardır.” Her ahval ve şeraitte kendimize olan –öz güvenimizi- cesaretimizi, umudumuzu yitirmeyeceğiz. Kendimize olan inancımızı diri tuttukça, sahip olduğumuz yeteklerimize ve gücümüze olan inancımız başarı yolunda projektör olacaktır. İçten bir tebessüm, içten bir ilgi insanları birbirine yaklaştıran ve yaşama renk katan önemli bir başlangıçtır. Mutlu olmanın sırrı; yüreğin ve zihnin birbirine odaklanmasıdır. Hayata ve yaşama verdiğimiz katkı, bizatihi olumlu tepkinin duygusudur.
Hiçbir insan dünyaya kötü ve yanlışlıklar üzerine kodlanmış bir karakter ile gelmez. Her insan, fıtrat olarak doğruluk, güzellik, iyilik ve sevgi gibi erdemlerle donanımlı olarak yaratılmıştır. Yaratılıştan gelen bu güzel hasletleri - fıtratı gereği - yapmakta ve yaşamakta zorlanmaz insan. Asıl zorlandığımız kısım, sonradan çevremizden görerek ve/veya yaşayarak edindiğimiz davranışlarımızı doğru tahlil ile ayırt edemeyişimizdir. Çok küçük başlangıçlar başlatır büyük değişimleri, böyledir hayatta da… Yeter ki, yeni başlangıçlar için atılması gereken o küçük ilk adımı atabilelim. Sonrasında diğer adımlar birbirini takip edecektir. Bir kez ivme kazanmaya görsün, su kendi mecrasında akıp yolunu bulacaktır. Bazen de yaşadığımız sorunlar, olumsuzluklar yeise düşmeye yol açar. Umudumuzu yitirmediğimiz sürece kısa sürede karamsarlıktan kurtulup, karşılaştığımız sorunlara çözüm üretebiliriz. Bunun için her daim bir a, b, c planımız olmalıdır. Mücadele gücümüzün büyüklüğü karşılaştığımız sorunları alt etmede kolaylık sağlayacaktır. Unutmayalım ki, “sorunsuz insanları bulabileceğimiz tek bir yer vardır o da mezarlıklardır.” Her ahval ve şeraitte kendimize olan –öz güvenimizi- cesaretimizi, umudumuzu yitirmeyeceğiz. Kendimize olan inancımızı diri tuttukça, sahip olduğumuz yeteklerimize ve gücümüze olan inancımız başarı yolunda projektör olacaktır. İçten bir tebessüm, içten bir ilgi insanları birbirine yaklaştıran ve yaşama renk katan önemli bir başlangıçtır. Mutlu olmanın sırrı; yüreğin ve zihnin birbirine odaklanmasıdır. Hayata ve yaşama verdiğimiz katkı, bizatihi olumlu tepkinin duygusudur.