İnsanlara dünya ve ahiret saadeti vaad eden yüce dinimiz, rızk temin ederken, helal ve temiz olmasını istemektedir.İnsanlara dünya ve ahiret saadeti vaad eden yüce dinimiz, rızk temin ederken, helal ve temiz olmasını istemektedir. Bakara suresi 168. ayetinde Yüce Rabbimiz: ‘‘Ey insanlar yeryüzündeki bütün nimetlerden helal ve temiz olmak şartıyla yiyin fakat şeytanın adımlarına (vesveselerine) uymayın muhakkak şeytan size belli bir düşmandır.’’ buyurmaktadır. İslam kazanç sağlamak hususunda ‘‘helal kazanç’’ ilkesini benimsemektedir. Günlük hayatımızda iş yaparken çalıştığımız yerde işverenle anlaşma şartlarına bağlı kalmamızı, hile yapmamamızı, kazancımızı alın teriyle elde etmemizi istemektedir. Sevgili peygamberimiz (Sav) ‘‘Hiçbir kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir.’’ buyuruyor. Dinimizde helal sınırları, haram sınırlarından daha geniştir. Yani; helal rızkı elde etmek, haramdan daha kolaydır. Dinimiz alın teri olmayan, insanların hak ve hukukuna saldıran, haksız kazanç olan, hırsızlığı, gaspı, kumarı, rüşveti, şans oyunlarını, içki ticaretini, devlet malını zimmetine geçirmeyi, hileli alış verişi, fahiş fiyatla mal satmayı, kalitesiz malı kaliteli göstermeyi, malın kusurunu gizlemeyi, eksik tartıp eksik ölçmeyi, fuhuştan kazanç sağlamayı haram kabul etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (as) de helal-haram duyarlılığı hususunda şu uyarıyı yaparak hepimize önemli bir kıstas getirmektedir: "Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helal mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır. Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve iffetini korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allah'ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir."Peygamber Efendimiz (as)'in bu uyarısı, sadece haramdan ve harama yol açan vasıtalardan kaçınmamızı değil; aynı zamanda haram şüphesi taşıyan işlerden de uzak durmamızı öğütlemektedir. İmanı kalbine sindirmiş, Allah’a tam inanıp itimat etmiş bir mü’minin düşüncesi, nasıl olursa olsun sadece para kazanmak değil; helalinden kazanmak olmalıdır. Helal kazanç yolları o kadar çoktur ki insan birazcık bir gayretle bunları elde edebilir. Yeter ki niyeti halis, inancı istikamette olsun. Böyle yapmayıp da “Zaman değişti ne yapalım geçim meselesi” diyerek haram yollara başvurmak, hayatını hem manen hem maddeten karartmak, aynı zamanda toplumsal huzurun bozulmasına da zemin hazırlamak demektir. Haramda hayır da yoktur, bereket de. Kazançlarının helal olup olmadığını düşünmeden sadece dünyalık peşinde koşanlar dünyada huzur bulamadıkları gibi manevi hayatları da felç olur. Ne ibadetlerinin ne de yaptıkları iyiliklerin zevkine varabilirler. Abdullah b. Ömer (r.a.) ın şu sözleri oldukça düşündürücüdür: “Namaz kılmaktan yay gibi, oruç tutmaktan çöp gibi olsanız (zayıf düşseniz) bile haram ve şüpheli şeylerden kaçınmazsanız, Allah o ibadetleri kabul etmez”. Allah Rasulü haramdan kaçınma, helal lokma yeme konusunda öylesine emir ve tavsiyelerde bulunmuştur ki bunlar bize kurtuluşun helal yoldan başka bir yolla asla olamayacağını göstermektedir. kulağımıza küpe olabilecek hadis-i şeriflerin mealleriyle bitiriyorum:“Öyle bir devir gelecek ki, insanoğlu aldığı şeyin helalden mi haramdan mı olduğuna hiç aldırmayacak. Böylelerinin hiçbir duası kabul edilmez.” “Helal kazanç uğrunda yorgun olarak akşamlayan kimse günahları bağışlanmış olarak yatar. Allah kendisinden razı olarak sabahlar”.
Yazarlar
Yayınlanma: 17 Kasım 2017 - 15:08
Haksız Kazanç
İnsanlara dünya ve ahiret saadeti vaad eden yüce dinimiz, rızk temin ederken, helal ve temiz olmasını istemektedir
Yazarlar
17 Kasım 2017 - 15:08