Günümüzde “güvenmek” kelimesi ağızlara pelesenk olmuş durumda. Güven konusuna, güvenilecek kişiler konusuna sınırlamalar getirerek hatta belirli bir kalıp oluşturarak bu kalıba “güven” hususunu yerleştirmeye çalışarak, belirli tanımlar yapıyoruz.
Neden güvenmekten korkuyoruz?
Yol da yürürken gölgemizden korkar hale gelmişken birilerine güvenmek zor diyeceksiniz belki ama denemek lazım “güvenmek” ne demek bilmek fakat yaşamayı istemeden önce yaşatmak lazım..
Aslına bakarsanız şu meşhur sözümüz varya her sıkıştığımızda kurtarıcımız olan “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin” ne kadar üzücü değil mi? Hayat bizi bu hale getirdi, olayları duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz diyenlerdeniz belki hepimiz. Fakat hayatı ya biz bu hale getirdiysek ne olacak, biz kendi ellerimizle yaptıysak, güvenmeyi inşa etmek yerine, kolay olanı seçtiysek!
Yahut şunu deneseydik güvenen taraf değil de güvenilen taraf olmayı başarsaydık, bu hale gelir miydik? Korkularımızı evlatlarımıza da işlemiyor muyuz? Asla yapmaları, dikkat etleri peşinden sıralamıyor muyuz?.. Kim dönüp diyor ki insanlar sana güvensin evladım bak şunları şunları yaparsan insanlar sana güvenir, sen güvenmemek yerine güvenilen ol, ol da insanlar da güvenmeyi öğrensin..
Çoğumuz için “büyük bir zaaf” olan güvenmek olgusu olmadan hep bir yanımız belki de eksik olacak, evet şimdi bizlerin belki güvendikleri birileri vardır belki, ama biz hayata böyle şekil vermeye devam edersek bundan 10-20 yıl sonra güvenilen kimse de olmayacak güvenen kimsede. Hayat hep bir eksiklikle sürecek, böyle böyle, boğum boğum devam edecek bu silsile, her geçen zamanda biraz daha büyüyecek..
Neden güvenmekten korkuyoruz?
Yol da yürürken gölgemizden korkar hale gelmişken birilerine güvenmek zor diyeceksiniz belki ama denemek lazım “güvenmek” ne demek bilmek fakat yaşamayı istemeden önce yaşatmak lazım..
Aslına bakarsanız şu meşhur sözümüz varya her sıkıştığımızda kurtarıcımız olan “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin” ne kadar üzücü değil mi? Hayat bizi bu hale getirdi, olayları duyuyoruz, okuyoruz, görüyoruz diyenlerdeniz belki hepimiz. Fakat hayatı ya biz bu hale getirdiysek ne olacak, biz kendi ellerimizle yaptıysak, güvenmeyi inşa etmek yerine, kolay olanı seçtiysek!
Yahut şunu deneseydik güvenen taraf değil de güvenilen taraf olmayı başarsaydık, bu hale gelir miydik? Korkularımızı evlatlarımıza da işlemiyor muyuz? Asla yapmaları, dikkat etleri peşinden sıralamıyor muyuz?.. Kim dönüp diyor ki insanlar sana güvensin evladım bak şunları şunları yaparsan insanlar sana güvenir, sen güvenmemek yerine güvenilen ol, ol da insanlar da güvenmeyi öğrensin..
Çoğumuz için “büyük bir zaaf” olan güvenmek olgusu olmadan hep bir yanımız belki de eksik olacak, evet şimdi bizlerin belki güvendikleri birileri vardır belki, ama biz hayata böyle şekil vermeye devam edersek bundan 10-20 yıl sonra güvenilen kimse de olmayacak güvenen kimsede. Hayat hep bir eksiklikle sürecek, böyle böyle, boğum boğum devam edecek bu silsile, her geçen zamanda biraz daha büyüyecek..