Mevlayı Müteal bir Ayet-i Kerimesinde mealen: “Süphe yok ki Allah kibirlenenleri sevmez” buyuruyor. Buna göre kibir vartasından kendisini kurtarmamış kimsenin Allah'ın sevgisine kavuşması mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla kibirli kimse ağzıyla kuş tutsa, havanda su dövmekten başka bir şey yapmış olmayacaktır.
Çünkü Allah'ın sevgisinden mahrum olarak yapılan hangi iş, amel ve hizmet insana fayda verebilir. Demek ki insanın evvelemir de yapması gereken şey, kendini kibirden kurtarmaktır. Kibir nedir, ne değildir? Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz buna bir Hadis-i Şerifleri ile açıklamışlardır. İmam-ı Müslim ve Tirmizi'nin İbn-i Mesud’an yaptıkları rivayete göre, Cenab-ı Peygamber (A.S.M) buyurdular ki: “Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kimse cennete giremeyecektir.”
Bunun üzerine Ashab-ı Kiramdan biri dedi ki “Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını istiyor. (Buna ne buyurursunuz)” Bunun üzerine Aleyhisselatü Vesselam: “Allah güzeldir, güzel şeyleri sever. Kibir, hakkı inkâr, insanları hakir (küçük) görmektir” buyurdular.
Yine Müslim'in Ebu Hureyre (R.A)’dan yaptığı rivayette Aleyhisselatü Vesselam şöyle buyurmuştur “Üç kimse var ki Hak Teala kıyamet günü onlarla konuşmayacak ve onları temize çıkarmayacak, onlara can yakıcı bir azap vardır: Zinakr yaşlı, yalancı hükümdar, kibirli fakir.
Tirmizi'nin naklettiği bir hadisi şerif de şöyledir: “Kibirli kimseler kıyamet günü insanlar suretinde küçük karıncalar gibi haşrolunacaklar, zillet (korluk, fakirlik ve aşağılık) her taraftan onları kuşatacaktır.”
Tabera'nin naklettiğine göre Abdullah B.Selam (R.A) sırtında bir demet odun olduğu halde çarşıdan geçiyordu. Ona: “Seni buna sevk eden nedir? Oysa ki Hak Teala seni odun taşımaktan müstağni kılmıştır:
-Dedi ki “Böyle yapmakla kibri def etmek istedim. Çünkü ben Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim. “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse (hesapsız ve azapsız) cennete giremez.
İmam-ı Tirmizi'nin Hz. Cübeyir’den (R.A) naklettiğine göre Cübeyir (R.A) demiş ki: “Halk benim hakkımda kibirli diyorlar. Halbuki ben eşeğe bindim ve derviş hırkası giydim, keçi sağdım. Peygamber (A.S)’da: “Kim bunları yaparsa, onda kibirden eser yoktur.” Buyurdular. Bu yapılanları zamanımızı uyarlarsak bisiklete binmek, düşük kalite elbise giymek ve ev işlerinde ailesine yardım etmek şeklinde düşünebiliriz. Bunları yapan İnşallah kibirden halidir (uzaktır)
Kibrin caiz olduğu yerler vardır ki bunları bilmekte pratik hayat açısından önem taşıyor. Allah Rasülü Allah'ın sevdiği kibir ve tekebbür ancak cihat esnasında ve sadaka alma anında gösterilen kibirdir.” Başka bir Hadis-i Şerif'te: “Kibirliye kibir sadakadır.” Buyurmuşlar. Bu Hadis-i Şerifler üzerinde biraz duralım: Savaş esnasında düşmanın kalbine korku salmak için kibirli ve kasıntılı bir vaziyet almanın hikmeti açıktır.
Çünkü Allah'ın sevgisinden mahrum olarak yapılan hangi iş, amel ve hizmet insana fayda verebilir. Demek ki insanın evvelemir de yapması gereken şey, kendini kibirden kurtarmaktır. Kibir nedir, ne değildir? Aleyhissalatü Vesselam Efendimiz buna bir Hadis-i Şerifleri ile açıklamışlardır. İmam-ı Müslim ve Tirmizi'nin İbn-i Mesud’an yaptıkları rivayete göre, Cenab-ı Peygamber (A.S.M) buyurdular ki: “Kalbinde zerre miktarı kibir bulunan kimse cennete giremeyecektir.”
Bunun üzerine Ashab-ı Kiramdan biri dedi ki “Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını istiyor. (Buna ne buyurursunuz)” Bunun üzerine Aleyhisselatü Vesselam: “Allah güzeldir, güzel şeyleri sever. Kibir, hakkı inkâr, insanları hakir (küçük) görmektir” buyurdular.
Yine Müslim'in Ebu Hureyre (R.A)’dan yaptığı rivayette Aleyhisselatü Vesselam şöyle buyurmuştur “Üç kimse var ki Hak Teala kıyamet günü onlarla konuşmayacak ve onları temize çıkarmayacak, onlara can yakıcı bir azap vardır: Zinakr yaşlı, yalancı hükümdar, kibirli fakir.
Tirmizi'nin naklettiği bir hadisi şerif de şöyledir: “Kibirli kimseler kıyamet günü insanlar suretinde küçük karıncalar gibi haşrolunacaklar, zillet (korluk, fakirlik ve aşağılık) her taraftan onları kuşatacaktır.”
Tabera'nin naklettiğine göre Abdullah B.Selam (R.A) sırtında bir demet odun olduğu halde çarşıdan geçiyordu. Ona: “Seni buna sevk eden nedir? Oysa ki Hak Teala seni odun taşımaktan müstağni kılmıştır:
-Dedi ki “Böyle yapmakla kibri def etmek istedim. Çünkü ben Resulullah'ın şöyle buyurduğunu işittim. “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimse (hesapsız ve azapsız) cennete giremez.
İmam-ı Tirmizi'nin Hz. Cübeyir’den (R.A) naklettiğine göre Cübeyir (R.A) demiş ki: “Halk benim hakkımda kibirli diyorlar. Halbuki ben eşeğe bindim ve derviş hırkası giydim, keçi sağdım. Peygamber (A.S)’da: “Kim bunları yaparsa, onda kibirden eser yoktur.” Buyurdular. Bu yapılanları zamanımızı uyarlarsak bisiklete binmek, düşük kalite elbise giymek ve ev işlerinde ailesine yardım etmek şeklinde düşünebiliriz. Bunları yapan İnşallah kibirden halidir (uzaktır)
Kibrin caiz olduğu yerler vardır ki bunları bilmekte pratik hayat açısından önem taşıyor. Allah Rasülü Allah'ın sevdiği kibir ve tekebbür ancak cihat esnasında ve sadaka alma anında gösterilen kibirdir.” Başka bir Hadis-i Şerif'te: “Kibirliye kibir sadakadır.” Buyurmuşlar. Bu Hadis-i Şerifler üzerinde biraz duralım: Savaş esnasında düşmanın kalbine korku salmak için kibirli ve kasıntılı bir vaziyet almanın hikmeti açıktır.