GİZLENEN GERÇEK! İŞSİZLİK ORANI 11 MİLYONU AŞTI...

Gizlenen Gerçek: İşsiz Sayısı 11 Milyonu Aştı!

Türkiye'de işsizlik rakamları, resmi verilerin ötesinde gerçek yaşamda çok daha ağır bir tabloya işaret ediyor. Verilere göre dar tanımlı işsizlik oranı %7,9 olarak açıklanırken, bu oranın yaklaşık 2 milyon 800 bin kişiye tekabül ettiği bildirildi. Ancak uzman analizlerine ve alternatif yöntemlerle yapılan değerlendirmelere göre, ülkenin karşı karşıya olduğu asıl sorun bu rakamlarla sınırlı değil. Gerçek işsiz sayısı, iş bulma ümidi kalmayanlar, mevsimlik çalışanlar, kayıt dışı istihdamdan etkilenenler ve eksik zamanlı çalışmak zorunda kalanlar da hesaba katıldığında yaklaşık 11 milyon 730 bine ulaşıyor. Bu durum, geniş tanımlı işsizliğin %28,8 gibi yüksek bir orana ulaştığını gösteriyor.Özellikle kadınlar arasında işsizlik daha da derinleşmiş durumda. Geniş tanımlı kadın işsizliği oranı %38,2’ye kadar çıkarken, gençler ve üniversite mezunları arasında da benzer bir artış gözlemleniyor. Dahası, işsizlik ödeneği gibi sosyal destek mekanizmalarından faydalananların oranı oldukça düşük. Son verilere göre her 10 işsizden sadece 2’si bu destekten yararlanabiliyor. Bu da milyonlarca kişinin herhangi bir gelir kaynağı olmadan yaşam mücadelesi verdiğini ortaya koyuyor.Resmi kurumların verileri ile sahadaki gerçeklik arasındaki bu fark, kamuoyunda ciddi bir güven sorunu yaratıyor. Çünkü insanlar, çevresinde iş arayan, bulamayan, umudunu kaybeden onca kişi varken açıklanan düşük oranlara inanmıyor. Uzmanlara göre bu farkın temel nedeni, dar tanımın yalnızca aktif olarak iş arayanları kapsaması; oysa ekonomik sıkıntı, sosyal güvencesizlik ve çaresizlik nedeniyle iş aramaktan vazgeçen milyonlar da aslında işsizler sınıfında.

İşsizliğin bu kadar yaygınlaştığı bir dönemde, mesele sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir güvenlik meselesi hâline geliyor. Gelecek planı yapamayan gençler, çocuklarını geçindiremeyen aileler ve güvencesizlik içinde yaşamak zorunda kalan milyonlar, işsizlik sorununu sadece bir sayı değil, bir hayat mücadelesi olarak deneyimliyor. Bu nedenle ekonomik politikaların merkezine gerçek işsizlik rakamlarının konulması gerektiği, her geçen gün daha çok hissediliyor.

ABDULVAHİT GÜRASLAN