Artan gıda enflasyonu diğer insanlardan daha fazla efor sarf eden sporcuları olumsuz etkiledi. Eğitmenler özel beslenme programına sahip olması gereken sporcuların yeterli beslenememesinin Türkiye'nin başarısını da etkilediğini söyledi. Beslenmelerini et, süt, yumurta gibi protein ağırlıklı yapması gereken genç sporcular gıda enflasyonu nedeniyle yeterli performans gösteremiyor.
Uzmanlar, asgari ücretli bir öğrencinin “Hocam bir ekmeğin içine domates, biber, peyniri koyuyorum, öyle geliyorum buraya” diye yanıt verdiğini aktardı. Uzmanlar, genç sporcuların dolmuş parasını zor bulduğunu belirterek, “Bu çocuklar zaten kıt kanaat, dolmuş parası bulamayıp, antrenmana 2-3 kilometre yürüyüp gelenler var” dedi. Sporcuların takviye olarak kullandıkları toz halindeki besinler dolarla Türkiye'ye geldiği için yönelim alternatif besinlere doğru oldu. Ancak bu kez de bu besin maddelerine geldi.
Antrenörler, “Avrupa’da çocuklar iyi beslenirken, Türkiye’deki çocukların yeterli beslenememesi ülke başarısını da etkiliyor" diye konuştu.
Spor eğitmenleri, protein ağırlıklı besinlere yüzde 300’e yakın zam geldiğini belirterek, takviye olarak kullanılan supplementlerin (ek vitamin ve besin takviyesi) zaten yüksek olan fiyatlarının dolar kuru nedeniyle daha da arttığına dikkat çekti. Uzmanlar önceden supplementlere ulaşamayan insanların yumurta, süt gibi besinlerle takviye yaptığını aktararak, şunları söyledi: “Supplementlerin fiyatları pahalıydı, diğerleri ucuzdu. Şimdi maalesef ikisi de çok büyük artışa girdi. Harcama yaparken indirimli ürünleri gözlerimizi arıyor. Şöyle bir şey de yok. Et yemek yerine yine et yemek lazım. İnsanlar diğer giderlerinden kısmaya çalışıyorlar. Şimdi diğer giderlere de zam geldiği için maalesef sporcular da çıkmazın içinde. Bunu nasıl telafi edebilirler? Herhalde bunu da biz değil de diğer büyüklerimizin düşünmesi lazım.”
“Markete giriyorsun yumurtanın kolisi 30 lira. Zaten sporcu günde 10-15 arası yumurta tüketiyor. Bu da ciddi fiyatlara yansıyor. Alınan maaşlar ortada zaten” diyen Ulun, et, süt, yumurta gibi ürünler yerine bakliyat tarzı ürünlere kayabilme imkanları olduğunu belirterek, “Yarım kilo et yemek yerine 2 tabak mercimek yiyebiliyorsun, nohut. Bu tarz bakliyatlarla. Ham proteinin, etin, sütün, yumurtanın, tavuğun yerine geçmiyor. Sporcudan ziyade çocukları da vurdu. Artık biz kendimizden geçtik. 200 liralık alışveriş yapmıyorsun da 100 liralık yapıyorsun. Ondan ziyade çocukların gelişiminde de bu saydığınız ürünler önemli. Evine ayda bir, iki kere et giren, belki hiç giremeyen insanlar var. Yeri geliyor antrenmandan daha önemli hal alıyor. Düzgün beslenen yabancı bir çocukla. Fiziksel gelişimini etkiler en basiti. Özellikle güç gerektiren sporlarda. Beceri gerektiren sporları etkilemeyebilir. Mesela futbol, basketbol, voleybol. Bunları çok etkilemeyebilir. Sporcu belli bir yere geldiği zaman kulüpleri bunları desteleyebiliyor. Zengin kısmına geçiyor onlar. Amatör branşlar. Güreş, mai tai, boks, wushu, tekvando, bu tarz şeylerde ailelerin ekonomik durumları da kötü olduğu hem de çocuklarına yeterli beslenmeyi sağlayamadığı zaman. Atıyorum siz 1 kilo eti 1 ayda yerken, yurt dışında bir çocuk 8-10 kilo et yiyor. Et derken protein alabiliyor diyelim. Mesela boksta ekonomik durumları kötü çocuklarımız başarılı olabiliyor. Hem de ülkenin ekonomik durumu belli. Bu çocuklar zaten kıt kanaat. Dolmuş parası bulamayıp, antrenmana gelenler var. 2-3 kilometre yürüyüp gelenler var. Bunlarla boğuşunca bir de bu ekonomik durum ortaya çıkınca maalesef sıkıntılar oluyor. Yurt dışı ile aramız açılıyor. Çünkü hem destek görmüyor, evlilik çağları, aile geçindirmesi lazım. Para kazanması lazım. Sporla iş arasında tercih yaptığında doğal olarak işe kayıyor” diye anlattılar.
Spor eğitmenleri, Türkiye’de güç gerektiren sporlarda profesyonelliğe geçiş yapılamadığını, sporcunun da maddi gelir elde edemediği için yeterli beslenemediğini belirterek, “Bir sporcunun gelir olmadığı için kendi gücüyle neler yapabiliyor, nasıl besleniyorsa ona göre hareket ediyor. Türkiye’de profesyonellik olsaydı herkes ne yapacaktı? Bunların sponsorları olacak, para kaynağı olacaktı, sporcu daha iyi beslenip hazırlanacaktı. Ne kadar spor yaparsanız yapın, aç karnına spor olmaz. Bir sporcunun iyi beslenmesi lazım. İyi çalışması lazım ki hedefe öyle ulaşabilsin. Geçenlerde bir kardeşimiz geldi. ‘Hocam ben spora geliyorum ama kendimi iyi besliyorum’ dedi. Nasıl besleniyorsun dedim. ‘Valla hocam iyi besleniyorum’ dedi. Peki dedim, bir şey soracağım, baban kaç para maaş alıyor dedim. ‘Ya hocam babam asgari ücret alıyor’. Sen bu asgari ücretle diyetli beslenemezsin. ‘Hocam bir ekmeğin içine domates, biber, peyniri koyuyorum, öyle geliyorum buraya’ dedi. Şimdi beslenme deyince karın doldurmak değil önemli olan o proteinleri alabilmek. Aç karnına da olmuyor… Durumu iyi olan arkadaşlarımız da var. Bunlar böyle gramajına varana kadar, ek proteinlerini, kahvaltısını alıyor. Bunlar parmakla gösterebilecek kadar. Genele hitap ettiğini düşünmüyorum. Genellikle doğru beslendiklerini sanmıyorum.”
Avrupa’daki sporcuların doktor diyetiyle beslenirken Türkiye’dekilerin yeterli besin almadığına dikkat çeken uzmanlar, şunları açıkladı: “Karşındaki adam, bunlar doktor diyetiyle beslenen sporcular, bizim gibi yarım ekmeğin arasına beslenen değil. Onlar tam doktor diyetiyle beslenenler. Şimdi ikisini de karşı karşıya koyduğumuzda ikisinin farkını siz tahmin edin. Biri yiyeceğine, karbonhidratına çok dikkat ediyor. Birisi de yarım ekmek, zeytin peynir ile koştura koştura spor yapıyor. Bu zeytin- peynirden başarı varsa, burada şunu araştırmak lazım. Bu çocuklarda elmas var, bu elması daha çok nasıl çıkarabiliriz. Onun hesabını yapmak lazım. Bu zeytin peynir ile bir yere gelebiliyorsak, demek ki bizim temelimizde bunu yapacak kuvvet ve inanç var.”
Uzmanlar, asgari ücretli bir öğrencinin “Hocam bir ekmeğin içine domates, biber, peyniri koyuyorum, öyle geliyorum buraya” diye yanıt verdiğini aktardı. Uzmanlar, genç sporcuların dolmuş parasını zor bulduğunu belirterek, “Bu çocuklar zaten kıt kanaat, dolmuş parası bulamayıp, antrenmana 2-3 kilometre yürüyüp gelenler var” dedi. Sporcuların takviye olarak kullandıkları toz halindeki besinler dolarla Türkiye'ye geldiği için yönelim alternatif besinlere doğru oldu. Ancak bu kez de bu besin maddelerine geldi.
Antrenörler, “Avrupa’da çocuklar iyi beslenirken, Türkiye’deki çocukların yeterli beslenememesi ülke başarısını da etkiliyor" diye konuştu.
Spor eğitmenleri, protein ağırlıklı besinlere yüzde 300’e yakın zam geldiğini belirterek, takviye olarak kullanılan supplementlerin (ek vitamin ve besin takviyesi) zaten yüksek olan fiyatlarının dolar kuru nedeniyle daha da arttığına dikkat çekti. Uzmanlar önceden supplementlere ulaşamayan insanların yumurta, süt gibi besinlerle takviye yaptığını aktararak, şunları söyledi: “Supplementlerin fiyatları pahalıydı, diğerleri ucuzdu. Şimdi maalesef ikisi de çok büyük artışa girdi. Harcama yaparken indirimli ürünleri gözlerimizi arıyor. Şöyle bir şey de yok. Et yemek yerine yine et yemek lazım. İnsanlar diğer giderlerinden kısmaya çalışıyorlar. Şimdi diğer giderlere de zam geldiği için maalesef sporcular da çıkmazın içinde. Bunu nasıl telafi edebilirler? Herhalde bunu da biz değil de diğer büyüklerimizin düşünmesi lazım.”
“Markete giriyorsun yumurtanın kolisi 30 lira. Zaten sporcu günde 10-15 arası yumurta tüketiyor. Bu da ciddi fiyatlara yansıyor. Alınan maaşlar ortada zaten” diyen Ulun, et, süt, yumurta gibi ürünler yerine bakliyat tarzı ürünlere kayabilme imkanları olduğunu belirterek, “Yarım kilo et yemek yerine 2 tabak mercimek yiyebiliyorsun, nohut. Bu tarz bakliyatlarla. Ham proteinin, etin, sütün, yumurtanın, tavuğun yerine geçmiyor. Sporcudan ziyade çocukları da vurdu. Artık biz kendimizden geçtik. 200 liralık alışveriş yapmıyorsun da 100 liralık yapıyorsun. Ondan ziyade çocukların gelişiminde de bu saydığınız ürünler önemli. Evine ayda bir, iki kere et giren, belki hiç giremeyen insanlar var. Yeri geliyor antrenmandan daha önemli hal alıyor. Düzgün beslenen yabancı bir çocukla. Fiziksel gelişimini etkiler en basiti. Özellikle güç gerektiren sporlarda. Beceri gerektiren sporları etkilemeyebilir. Mesela futbol, basketbol, voleybol. Bunları çok etkilemeyebilir. Sporcu belli bir yere geldiği zaman kulüpleri bunları desteleyebiliyor. Zengin kısmına geçiyor onlar. Amatör branşlar. Güreş, mai tai, boks, wushu, tekvando, bu tarz şeylerde ailelerin ekonomik durumları da kötü olduğu hem de çocuklarına yeterli beslenmeyi sağlayamadığı zaman. Atıyorum siz 1 kilo eti 1 ayda yerken, yurt dışında bir çocuk 8-10 kilo et yiyor. Et derken protein alabiliyor diyelim. Mesela boksta ekonomik durumları kötü çocuklarımız başarılı olabiliyor. Hem de ülkenin ekonomik durumu belli. Bu çocuklar zaten kıt kanaat. Dolmuş parası bulamayıp, antrenmana gelenler var. 2-3 kilometre yürüyüp gelenler var. Bunlarla boğuşunca bir de bu ekonomik durum ortaya çıkınca maalesef sıkıntılar oluyor. Yurt dışı ile aramız açılıyor. Çünkü hem destek görmüyor, evlilik çağları, aile geçindirmesi lazım. Para kazanması lazım. Sporla iş arasında tercih yaptığında doğal olarak işe kayıyor” diye anlattılar.
Spor eğitmenleri, Türkiye’de güç gerektiren sporlarda profesyonelliğe geçiş yapılamadığını, sporcunun da maddi gelir elde edemediği için yeterli beslenemediğini belirterek, “Bir sporcunun gelir olmadığı için kendi gücüyle neler yapabiliyor, nasıl besleniyorsa ona göre hareket ediyor. Türkiye’de profesyonellik olsaydı herkes ne yapacaktı? Bunların sponsorları olacak, para kaynağı olacaktı, sporcu daha iyi beslenip hazırlanacaktı. Ne kadar spor yaparsanız yapın, aç karnına spor olmaz. Bir sporcunun iyi beslenmesi lazım. İyi çalışması lazım ki hedefe öyle ulaşabilsin. Geçenlerde bir kardeşimiz geldi. ‘Hocam ben spora geliyorum ama kendimi iyi besliyorum’ dedi. Nasıl besleniyorsun dedim. ‘Valla hocam iyi besleniyorum’ dedi. Peki dedim, bir şey soracağım, baban kaç para maaş alıyor dedim. ‘Ya hocam babam asgari ücret alıyor’. Sen bu asgari ücretle diyetli beslenemezsin. ‘Hocam bir ekmeğin içine domates, biber, peyniri koyuyorum, öyle geliyorum buraya’ dedi. Şimdi beslenme deyince karın doldurmak değil önemli olan o proteinleri alabilmek. Aç karnına da olmuyor… Durumu iyi olan arkadaşlarımız da var. Bunlar böyle gramajına varana kadar, ek proteinlerini, kahvaltısını alıyor. Bunlar parmakla gösterebilecek kadar. Genele hitap ettiğini düşünmüyorum. Genellikle doğru beslendiklerini sanmıyorum.”
Avrupa’daki sporcuların doktor diyetiyle beslenirken Türkiye’dekilerin yeterli besin almadığına dikkat çeken uzmanlar, şunları açıkladı: “Karşındaki adam, bunlar doktor diyetiyle beslenen sporcular, bizim gibi yarım ekmeğin arasına beslenen değil. Onlar tam doktor diyetiyle beslenenler. Şimdi ikisini de karşı karşıya koyduğumuzda ikisinin farkını siz tahmin edin. Biri yiyeceğine, karbonhidratına çok dikkat ediyor. Birisi de yarım ekmek, zeytin peynir ile koştura koştura spor yapıyor. Bu zeytin- peynirden başarı varsa, burada şunu araştırmak lazım. Bu çocuklarda elmas var, bu elması daha çok nasıl çıkarabiliriz. Onun hesabını yapmak lazım. Bu zeytin peynir ile bir yere gelebiliyorsak, demek ki bizim temelimizde bunu yapacak kuvvet ve inanç var.”