Yakup (İSRAİL) , Yusuf, Eyyub, Zülkifl, Şuayb gibi peygamberler gelip geçer, Hz Musa’ya kadar…
Firavun olarak bilinen Mısır kralları, eski Mısır'ın çok tanrılı batıl dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler.
Allah, hem Mısır halkının hak dine karşı batıl bir sistemi benimsemiş olduğu, hem de İsrailoğulları'nın köleleştirildiği bir dönemde, Hz. Musa'yı elçisi olarak Mısır kavmine göndermiştir.
Ancak eski Mısırlılar -başta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'nın hak dine davetine rağmen putperest inançlarından vazgeçmezler. Hz. Musa, Firavun'a ve yakın çevresine sakınmaları gereken şeyleri açıklar ve onları Allah'ın azabına karşı defalarca uyarır. Buna rağmen onlar isyan edip Hz. Musa'yı delilik, büyücülük ve yalancılıkla suçlarlar.
Firavun ve kavmine çok sayıda bela verilmesine rağmen, onlar Allah'a teslim olmayıp, Allah'ı tek İlah olarak kabul etmezler. Hatta başlarına gelenlerden ötürü Hz. Musa'yı sorumlu tutarak, onu Mısır'dan sürmek isterler.
Allah Kuran'da, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere şöyle buyurmaktadır:
“Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz.” diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. “Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi) . Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi, 52–60)
İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" derler. (Musa :) "Hayır" der. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 61-62)
Kuran'da bildirildiği üzere, bu takibin ardından iki topluluk karşı karşıya geldiklerinde Allah, denizi yararak Hz. Musa'yı ve onunla birlikte iman edenleri kurtarmış; Firavun ve kavmini ise helâke uğratmıştır.
Firavun olarak bilinen Mısır kralları, eski Mısır'ın çok tanrılı batıl dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler.
Allah, hem Mısır halkının hak dine karşı batıl bir sistemi benimsemiş olduğu, hem de İsrailoğulları'nın köleleştirildiği bir dönemde, Hz. Musa'yı elçisi olarak Mısır kavmine göndermiştir.
Ancak eski Mısırlılar -başta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz. Musa'nın hak dine davetine rağmen putperest inançlarından vazgeçmezler. Hz. Musa, Firavun'a ve yakın çevresine sakınmaları gereken şeyleri açıklar ve onları Allah'ın azabına karşı defalarca uyarır. Buna rağmen onlar isyan edip Hz. Musa'yı delilik, büyücülük ve yalancılıkla suçlarlar.
Firavun ve kavmine çok sayıda bela verilmesine rağmen, onlar Allah'a teslim olmayıp, Allah'ı tek İlah olarak kabul etmezler. Hatta başlarına gelenlerden ötürü Hz. Musa'yı sorumlu tutarak, onu Mısır'dan sürmek isterler.
Allah Kuran'da, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere şöyle buyurmaktadır:
“Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz.” diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. “Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz" (dedi) . Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar) dan da. İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneşin doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi, 52–60)
İki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'nın adamları: "Gerçekten yakalandık" derler. (Musa :) "Hayır" der. "Şüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (Şuara Suresi, 61-62)
Kuran'da bildirildiği üzere, bu takibin ardından iki topluluk karşı karşıya geldiklerinde Allah, denizi yararak Hz. Musa'yı ve onunla birlikte iman edenleri kurtarmış; Firavun ve kavmini ise helâke uğratmıştır.