İnsanlığın Darwinizm’in tehlikelerine ve aldatmacalarına karşı uyarılması ve böylesine tehlikeli bir zihniyetin fikren etkisiz hale getirilmesi yaşamsal önem taşır. Ancak, Darwinizm’i ve neden olduğu tehlikeleri kavrayamayan insanlar, Darwinizm’e karşı yürütülen bilimsel mücadelenin de önemini anlayamamaktadırlar.İnsanlığın Darwinizm’in tehlikelerine ve aldatmacalarına karşı uyarılması ve böylesine tehlikeli bir zihniyetin fikren etkisiz hale getirilmesi yaşamsal önem taşır. Ancak, Darwinizm’i ve neden olduğu tehlikeleri kavrayamayan insanlar, Darwinizm’e karşı yürütülen bilimsel mücadelenin de önemini anlayamamaktadırlar.Bu kişiler Darwinizm’le bilimsel mücadele yerine, bu mücadeleyi göz ardı ederler ve bu mücadeleden kaçınabilmek için farklı yollara başvururlar. Bazıları, Darwinizm ile fikri mücadeleyi önemsiz görmeye ve göstermeye çalışır, bazıları da, İslam ile evrim teorisi arasında sözde ‘orta bir yol’ oluşturmayı hedeflerler. Bunun için kendilerince Darwinizm’le İslam’ı bağdaştırmaya uğraşırlar. Bu davranış, çok ciddi hatalar ve yanılgılar içermektedir. Darwinizm’le İslamiyet arasında uzlaşma aramak, bir Müslüman için asla söz konusu olamaz. Allah’ı ve yaratılışı inkar adına körükörüne savunulmaya çalışılan bir teori ile uzlaşmak samimi müminler için asla mümkün değildir. Üstelik, Kuran ayetlerinde ve Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde de evrime işaret eden tek bir açıklama yoktur.Evrim teorisinin bilimsel bir teori olduğu yanılgısı, yapılan yoğun propagandaların sonucudur. Medyada sürekli, evrimin ispatlanmış bir teori olduğu imajı oluşturulur. Evrim teorisini savunmanın bilimi savunmak, reddetmenin ise bilime karşı gelmek olduğu izlenimi verilmeye çalışılır. Ancak bilimsel bulgular, evrimi desteklememekte tam aksine çürütmektedir. Evrim teorisinin bilime ‘rağmen’ 150 yıldır sürekli gündemde tutulması, bilimsel bir teori olması nedeniyle değil, materyalizmin dayanak noktası olması nedeniyledir. Kısacası, yıllardır yapılan evrim propagandasının nedeni bilimsel değil, ideolojik kaygılardır. Allah’a kalpten inanan, O’nun üstün gücünü takdir eden bir Müslüman için, -bazı sözde alimlerin sözlerini dayanak göstererek- ileri sürdükleri “Biz de aynı şeyi savunuyoruz” mantığı, pasif ve küçük düşürücü bir mücadele şeklidir. Bir müminin iman ettiği gerçek, tek Yaratıcının Allah’ın olduğu gerçeğidir. Allah’tan gereği gibi korkan bir Müslümanın, evrime inananlar ile aynı fikir ve ideolojiyi savunması mümkün değildir. Bu büyük tehlikenin farkına varmayarak Darwinizm’e karşı yapılan fikri mücadeleye engel oluşturmak, büyük bir hata ve Allah’a karşı büyük bir sorumluluktur. Evrim yanılgısı Darwin’le ortaya çıkmış bir düşünce değildir. Müslümanlar da, ilk Yahudiler de, ilk Hıristiyanlar da, Sümerler de, Mısırlılar da evrim diye sapkın bir düşünce olduğunu biliyorlardı. Ama günümüzde olduğu gibi, o dönemde de vicdan sahibi olanlar evrimin bir yanılgı olduğunu açıkça görebiliyorlar, evrim düşüncesini reddediyorlardı.Evrim teorisinin iddia ettiği gibi, canlıların aşama aşama birbirlerinden türeyerek var oldukları iddiası bilimsel hiçbir bulguyla desteklenmemiştir. Eğer canlılar Darwin’in ve evrimcilerin iddia ettiği gibi birbirinden türemiş olsaydı, bunun fosil kayıtlarında açıkça görülmesi gerekirdi. Bugüne kadar yapılan kazılarda 100 milyondan fazla fosil elde edilmiştir. Ama bunların içinde bir canlının diğerine dönüştüğünü kanıtlayan bir tane bile ara geçiş form fosili yoktur. 100 milyon fosilin hepsi canlıların sahip oldukları tüm özellikleri ile aniden ortaya çıktıklarını, yüz milyonlarca yıl boyunca hiç değişmediklerini, yani evrim geçirmediklerini, sonuç olarak da yaratıldıklarını göstermektedir. Darwin bile ara fosil bulunmazsa teorisinin yıkılacağını söylemişse, yani ortada bir tane bile somut bulgu yoksa, masallar anlatmanın “atalarımız mikropmuş”, “uzaydan geldik”, “atalarımız tarla faresi”, “atalarımız hurmaymış” başlıkları atmanın bir anlamı yoktur.Yüce Rabbimiz dileseydi canlıları evrimle de yaratabilirdi. Ancak Kuran’da bu yönde bir bilgiye rastlanmamakta, evrimi destekleyecek hiçbir ayet bulunmamaktadır. Eğer böyle bir yaratılış şekli olsaydı, bunu Kuran ayetlerinde detaylı açıklamaları ile görebilirdik. Ancak tam aksine Kuran’da canlılığın ve evrenin Allah’ın “Ol” emriyle mucizevi şekilde yoktan var edildiği bildirilmektedir:Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “Ol” der, o da hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)Eğer iddia edildiği gibi, gerçekten Hz. Adem’den önce yarı maymun-yarı insan canlılar yaşamış ve canlılığın yaratılışında doğal seleksiyon ve mutasyonların etkisi olsaydı, Allah bunu Kuran’da açık ve kolay anlaşılır bir biçimde haber verirdi. Ancak, Kuran’ın hiçbir ayetinde böyle bir bilgi bulunmamaktadır. Oysa bir çok ayette, insanın yoktan, en güzel biçimde yaratıldığı bildirilmektedir:Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. (Tin Suresi, 4)Gökleri ve yeri hak olmak üzere yarattı ve size düzenli bir biçim (suret) verdi; suretlerinizi de güzel yaptı. Dönüş O’nadır. (Tegabün Suresi, 3)Ayrıca Darwinizm’i kendilerince Müslümanlaştırmaya çalışan bu insanlar, meleklerin ve cinlerin yaratılışını açıklayamazlar. Dilediğini dilediği şekilde ve bir örnek edinmeksizin yoktan var eden Allah birşeyin olmasını dilediğinde, sadece ona olmasını emreder:Onu istediğimizde herhangi bir şey için sözümüz, ona yalnızca “Ol” demekten ibarettir; o da hemen oluverir. (Nahl Suresi, 40)
Dahası, cinleri ve melekleri Allah’ın bir anda ve yoktan yarattığını bilip kabul eden bu kişilerin, Allah’ın, insanı da aynı şekilde “Ol” emri ile bir kerede yaratmış olduğunu görememeleri oldukça şaşırtıcı bir durumdur.Allah Kuran’da cinlerin, insanlardan farklı olarak, ateşten yaratıldıklarını haber vermiştir:İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı. Cann’ı (cinni) da ‘yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı. (Rahman Suresi, 14-15)Kuran’da haber verildiği gibi, meleklerin yaratılışı da insanın yaratılışından çok farklıdır. Ayette meleklerin yaratılışı şöyle bildirilmektedir:Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Fatır Suresi, 1)Evrimi savunan Müslümanlar, Hz. Musa’nın asasının canlı bir yılana dönüşünü, Hz. İsa’nın üflediği çamurun kuş olup uçmasını açıklayamazlar. Kendilerince İslam’la evrimi bağdaştırmaya çalışanların Rabbimiz’in bu mucizelerini açıklayabilmeleri mümkün değildir.
Yüce Rabbimiz hiçbir sebep olmadan yoktan var edendir ve O’nun için yaratmak çok kolaydır. Cinleri ve melekleri nasıl farklı şekillerde ve yoktan var ettiyse, insanı da ayrı bir varlık olarak bir anda, düzgün bir surette yoktan var etmiştir. Hayvanlar ve bitkiler gibi diğer canlılar için de aynı yaratılış söz konusudur. Kuran’da bildirilen apaçık gerçek şudur: Allah bu canlıların hiçbirini evrimleştirmeden, bir anda yoktan var etmiştir.
Dahası, cinleri ve melekleri Allah’ın bir anda ve yoktan yarattığını bilip kabul eden bu kişilerin, Allah’ın, insanı da aynı şekilde “Ol” emri ile bir kerede yaratmış olduğunu görememeleri oldukça şaşırtıcı bir durumdur.Allah Kuran’da cinlerin, insanlardan farklı olarak, ateşten yaratıldıklarını haber vermiştir:İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı. Cann’ı (cinni) da ‘yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı. (Rahman Suresi, 14-15)Kuran’da haber verildiği gibi, meleklerin yaratılışı da insanın yaratılışından çok farklıdır. Ayette meleklerin yaratılışı şöyle bildirilmektedir:Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Fatır Suresi, 1)Evrimi savunan Müslümanlar, Hz. Musa’nın asasının canlı bir yılana dönüşünü, Hz. İsa’nın üflediği çamurun kuş olup uçmasını açıklayamazlar. Kendilerince İslam’la evrimi bağdaştırmaya çalışanların Rabbimiz’in bu mucizelerini açıklayabilmeleri mümkün değildir.
Yüce Rabbimiz hiçbir sebep olmadan yoktan var edendir ve O’nun için yaratmak çok kolaydır. Cinleri ve melekleri nasıl farklı şekillerde ve yoktan var ettiyse, insanı da ayrı bir varlık olarak bir anda, düzgün bir surette yoktan var etmiştir. Hayvanlar ve bitkiler gibi diğer canlılar için de aynı yaratılış söz konusudur. Kuran’da bildirilen apaçık gerçek şudur: Allah bu canlıların hiçbirini evrimleştirmeden, bir anda yoktan var etmiştir.