Mutlu evlilik, mutsuzluk gerekçelerini tespit edip bunları izole ederek bertaraf etme hususunda eşlerin uzlaşması, yaşanacak dertlerin çok, çeşitçe bol olması nedeniyle ortak akıl ile problem çözme yetisinin geliştirilmesidir. Karşılaşılan sorunlarla baş ederken birden fazla çözüm biçimi üreten çiftler daha iyi sonuç alırlar. Kimi çiftler, evliliklerinde sorun çözmede, yaşanan muhtelif dertlerle baş etme konusunda farklı farklı çözüm mekanizmasına sahiptir. Hoşlanmadıkları ya da kızdıkları bir olay karşısında kah söylenir, kah kızar, kah kavga eder, kah geri adım atar, kah mizah kullanır, kah gönül alır, kah iltifat eder. Ancak sonuçta mutlaka bir çözüm üretilir. Bazen de tartışılan konu üzerinde uzlaşamayacaklarını anlayıp ikna olurlar, ki bu da bir nevi çözüm şeklidir. Bu, birlikte nefes almanın, birlikte aynı yolu yürümenin, birlikte aynı hayatın içinde var olmanın vazgeçilmez şartıdır.
Malzemesi insan olan, istekleri ve öncelikleri her daim değişen evlilik, kendi değişim performansını da dinamik tutmalıdır. Zira hiçbir ilişki yıllar içinde değişmeden, dönüşmeden kendi içinde aynı kalmıyor, kalamıyor. Eşyanın tabiatı gereği kendi süreci içerisinde evriliyor, tekamüle uğruyor. Esneyebilen evliliklerin daha huzurlu ve uzun ömürlü olduğu söylenebilir. Esneyebilmek ve yeniden yapılanmanın önünü açmak iyidir. Esnemeyen her şey kırılır. Bir fizik kuralıdır. Evlilikte de yaşamsal ve zamansal değişikliklerle yeni pozisyonlar belirlemek önemli ve kaçınılmaz gereksinimdir. Evlilikte ne kadar az biriktirirsen o kadar iyi olur. Öfke de, muhabbet de biriktikçe acılaşır, ateş olur, önce içindekileri yakar. Biriktirmeyin, bırakın aksın, kendi mecrasında akıp gider. Tek tek, birikime mahal vermeden sorunları çözmek ve uzlaşmak daha pratiktir. Uzlaşma, eşler arasında anlaşma ve huzuru getirecektir. Uzlaşamayacağınız alanlar olacağı kısmında da uzlaşmalıdır. İçgörü sahibi olmak, kendini bilmek, insana da evliliğe de yakışır. Gönül bağının devamı için; daha çok dokunmak, dinlemek, sarılmak, elini tutmak, gözlerinin içine bakmak, özlemek, özlenmek, beğeniyorum demek, güzelsin demek, gönülden gönüle köprü kurmak ve daha ne varsa, sevgi ve muhabbet adına kullanmak… Evlilik, hayatın içerisinde birlikte yaşayacağınız eşinizle çıkmış olduğunuz uzun bir yolculuktur. Bu yolculuk sırasında güzel günlerde vardır, fırtınalı günlerde vardır. Eşler birlikte emek vererek mutluluklarını çoğaltarak, fırtınalı günlerin sıkıntılarını ve acılarını tolere edebilirler. Evlilik iyi bir iş birliği kurmaktır, kurabilmektir. Bu nedenle, iyi bir iş birliğinin kurulabilmesi için kişilik uyumunun olması, evlilik olgunluğunun ve becerilerinin geliştirilmesi gerekir. Doğal olarak eşler birbirini daha iyi tanıdıkça, birbirlerini daha gerçek bir şekilde gördükçe ve aradaki bazı engeller aşılıp, güven duygusu oluşmaya başladığında aşk sevgiye ve bağlılığa dönüşür. Büyük aşkların evlendikten sonra sihrini koruyamaması aşkın bittiği anlamına gelmiyor, bilakis aşk evrim geçirerek, değişim ve dönüşüm ile bir ömür boyu sevgi olarak insanın yüreğinde yaşamaya ve yaşatmaya devam ediyor.
Malzemesi insan olan, istekleri ve öncelikleri her daim değişen evlilik, kendi değişim performansını da dinamik tutmalıdır. Zira hiçbir ilişki yıllar içinde değişmeden, dönüşmeden kendi içinde aynı kalmıyor, kalamıyor. Eşyanın tabiatı gereği kendi süreci içerisinde evriliyor, tekamüle uğruyor. Esneyebilen evliliklerin daha huzurlu ve uzun ömürlü olduğu söylenebilir. Esneyebilmek ve yeniden yapılanmanın önünü açmak iyidir. Esnemeyen her şey kırılır. Bir fizik kuralıdır. Evlilikte de yaşamsal ve zamansal değişikliklerle yeni pozisyonlar belirlemek önemli ve kaçınılmaz gereksinimdir. Evlilikte ne kadar az biriktirirsen o kadar iyi olur. Öfke de, muhabbet de biriktikçe acılaşır, ateş olur, önce içindekileri yakar. Biriktirmeyin, bırakın aksın, kendi mecrasında akıp gider. Tek tek, birikime mahal vermeden sorunları çözmek ve uzlaşmak daha pratiktir. Uzlaşma, eşler arasında anlaşma ve huzuru getirecektir. Uzlaşamayacağınız alanlar olacağı kısmında da uzlaşmalıdır. İçgörü sahibi olmak, kendini bilmek, insana da evliliğe de yakışır. Gönül bağının devamı için; daha çok dokunmak, dinlemek, sarılmak, elini tutmak, gözlerinin içine bakmak, özlemek, özlenmek, beğeniyorum demek, güzelsin demek, gönülden gönüle köprü kurmak ve daha ne varsa, sevgi ve muhabbet adına kullanmak… Evlilik, hayatın içerisinde birlikte yaşayacağınız eşinizle çıkmış olduğunuz uzun bir yolculuktur. Bu yolculuk sırasında güzel günlerde vardır, fırtınalı günlerde vardır. Eşler birlikte emek vererek mutluluklarını çoğaltarak, fırtınalı günlerin sıkıntılarını ve acılarını tolere edebilirler. Evlilik iyi bir iş birliği kurmaktır, kurabilmektir. Bu nedenle, iyi bir iş birliğinin kurulabilmesi için kişilik uyumunun olması, evlilik olgunluğunun ve becerilerinin geliştirilmesi gerekir. Doğal olarak eşler birbirini daha iyi tanıdıkça, birbirlerini daha gerçek bir şekilde gördükçe ve aradaki bazı engeller aşılıp, güven duygusu oluşmaya başladığında aşk sevgiye ve bağlılığa dönüşür. Büyük aşkların evlendikten sonra sihrini koruyamaması aşkın bittiği anlamına gelmiyor, bilakis aşk evrim geçirerek, değişim ve dönüşüm ile bir ömür boyu sevgi olarak insanın yüreğinde yaşamaya ve yaşatmaya devam ediyor.