Türk Epilepsi ile Savaş Derneği, Epilepsi Farkındalık Araştırması’nın sonuçlarını düzenlediği basın toplantısıyla ilk kez açıkladı. Araştırmaya göre toplumun yüzde 6’sı epilepsinin bulaşıcı olduğuna inanıyor. Her 5 kişiden 1’i de ‘işveren olsam epilepsi hastası bir bireyi işe almak istemem’ diyor. Her 5 kişiden 2’si yakınlarının epilepsili bir bireyle evlenmesini istemiyor. Türk Epilepsi ile Savaş Derneği’nin toplumdaki bu önyargıları ortadan kaldırmak için yürüttüğü #EpilepsiİçinBak Farkındalık Kampanyası 5. yılına giriyor
Türk Epilepsi ile Savaş Derneği, Dünya Epilepsi Günü kapsamında düzenlediği basın toplantısında, Epilepsi Farkındalık Araştırması sonuçlarını ilk kez paylaştı. Araştırma sonuçları, 5’incisi bu yıl gerçekleştirilen #EpilepsiİçinBak Farkındalık Kampanyası’nın doğru yolda olduğunu, ancak toplumda hala yüzlerce yıllık geçmişe dayanan kemikleşmiş önyargılarla mücadelenin uzun bir yolculuk gerektirdiğini de ortaya koydu.
Dünyada her 100 kişiden 1’inin, ülkemizde de yaklaşık 1 milyon kişinin epilepsi hastası olduğunu belirten Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Naz Yeni, “günümüzde hala epilepsiyi cinlerle perilerle ilişkilendiren insanların olması bizi çok üzüyor” dedi.
Prof. Dr. Naz Yeni: “Epilepsi sanıldığı gibi bizlerden çok uzak, bizim başımıza asla gelmeyecek bir hastalık değil… Kafa travması, beyin iltihabı, beyin tümörü, menenjit, ışın tedavisi sonrası bile epilepsi gelişebilir. Hatta anne karnındaki bebeğin doğum sırasında oksijensiz kalması da epilepsiye yol açabilir. Tüm dünyada bulunan yaklaşık 50 milyon epilepsi hastasının neredeyse 40 milyonunda hastalığa sebep olan faktörler tam olarak bilinemiyor. Hastalığın nedeni tam bilinemese de hastaların yüzde 70’inin nöbetleri kontrol altına alınabiliyor” diye konuştu.
Pandemide gereksiz stres nöbetleri artırabilir
Epilepsili bireyler ve yakınları tarafından pandemi döneminde en çok merak edilen konulara da açıklık getiren Prof. Dr. Yeni, epilepsi hastalarının Covid-19 için özel bir risk taşımadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Yeni, bu dönemde hastaların gereksiz stres ve endişeden uzak durmasının nöbetlerini kontrol altında tutmaları için önemli olduğuna vurgu yaptı.
Covid-19’a yakalanan epilepsili bireyler için en önemli konunun ilaç ilaç etkileşimi olabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Yeni, hastaların kullandıkları epilepsi ilaçlarını Covid 19 ile ilgilenen hekimlerine bildirmeleri gerektiğini de sözlerine ekledi. Prof. Dr. Yeni, hastalığın kendisinin değil ama yol açtığı ateş, nefes darlığı gibi sorunların ikincil olarak nöbetleri tetikleyebileceğini de aktardı.
Epilepsili bireyler Covid-19 aşısı olabilir
Prof. Dr. Yeni, epilepsili bireylerin aşı olmalı mı olmamalı mı tartışmasına da son noktayı koyarak, “Epilepsili bireylerin Covid-19 aşısı olmaları konusunda bir sakınca yoktur. Bazı vakalarda aşı sonrası yüksek ateş gözlenmiştir. Nöbetleri ateşle tetiklenen hastalar aşı sonrası iki gün ateş düşürücü kullanabilirler” dedi.
3 milyon kişi epilepsiyi cinli perili bir hastalık sanıyor
Prof. Dr. Yeni, 2021 yılında yapılan Epilepsi Farkındalık Araştırması’nın sonuçlarını da ilk kez açıkladı:“Araştırma sonuçlarına göre toplumun yüzde 6’sı epilepsinin bulaşıcı olduğuna inanıyor. Her 5 kişiden 1’i ‘İşveren olsam epilepsi hastası bir bireyi işe almak istemem’ diyor. Her 5 kişiden 2’si yakınlarının epilepsili bir bireyle evlenmesini istemiyor. Bir başka çarpıcı sonuç da hala epilepsinin cinli perili bir hastalık olduğuna inananların oranının yüzde 5 olması.
Diğer yandan her 2 kişiden biri epilepsi nöbeti geçiren kişiye nasıl müdahalede bulunacağını bilmiyor. Bu da hepimizin toplumsal duyarlılıkla bilinçlenmemiz gereken bir alan. Araştırmanın düşündürücü sonuçlarından biri de ‘Epilepsi hastalarının çoğunda zekâ ve fiziksel gelişim geriliği vardır’ diyenlerin oranının yüzde 36 olması. Bu oran 2018’deki çalışmaya kıyasla yüzde 6 oranında düşse de hala çok üzücü boyutlarda. Yine her 10 kişiden 3’ü ‘Çocuğumun, yakınlarımın epilepsi hastası bir eğitimciden eğitim almasını istemem’ diyor.”
Prof. Dr. Yeni, bazı sonuçlarda 2018 yılındaki çalışmaya kıyasla olumlu değişimler gözlemlense de yüzlerce yıllık yanlış bilgi ve inanışların mirası olan bu ön yargıların halen epilepsili bireylerin hayatında önemli bir mücadele alanı olduğuna dikkat çekti.
Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nerses Bebek, Epilepsi Farkındalık Araştırması sonuçlarının 2018 yılındaki çalışmaya göre ümit verdiğini ve bu pozitif değişimde bu yıl beşinci yılına giren #EpilepsiİçinBak Farkındalık Kampanyası’nın sağladığı katma değerin de büyük olduğunu sözlerine ekledi. UCB Pharma’nın koşulsuz desteğiyle hayata geçirdikleri Epilepsi İçin Bak Farkındalık Kampanyası’nın bu yılki ana mesajının ‘Epilepsinin okuyamamakla, çalışamamakla, iş hayatında başarılı olamamakla, evlenememekle, çocuk sahibi olamamakla ve bulaşıcılıkla #NeAlakasıVar!’ şeklinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bebek, epilepsili bireylere olan ön yargıyı ve bakış açısını değiştirmeyi hedefleyen kampanya ile toplumun her kesiminde farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını aktardı.
Türk Epilepsi ile Savaş Derneği, Dünya Epilepsi Günü kapsamında düzenlediği basın toplantısında, Epilepsi Farkındalık Araştırması sonuçlarını ilk kez paylaştı. Araştırma sonuçları, 5’incisi bu yıl gerçekleştirilen #EpilepsiİçinBak Farkındalık Kampanyası’nın doğru yolda olduğunu, ancak toplumda hala yüzlerce yıllık geçmişe dayanan kemikleşmiş önyargılarla mücadelenin uzun bir yolculuk gerektirdiğini de ortaya koydu.
Dünyada her 100 kişiden 1’inin, ülkemizde de yaklaşık 1 milyon kişinin epilepsi hastası olduğunu belirten Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkanı Prof. Dr. Naz Yeni, “günümüzde hala epilepsiyi cinlerle perilerle ilişkilendiren insanların olması bizi çok üzüyor” dedi.
Prof. Dr. Naz Yeni: “Epilepsi sanıldığı gibi bizlerden çok uzak, bizim başımıza asla gelmeyecek bir hastalık değil… Kafa travması, beyin iltihabı, beyin tümörü, menenjit, ışın tedavisi sonrası bile epilepsi gelişebilir. Hatta anne karnındaki bebeğin doğum sırasında oksijensiz kalması da epilepsiye yol açabilir. Tüm dünyada bulunan yaklaşık 50 milyon epilepsi hastasının neredeyse 40 milyonunda hastalığa sebep olan faktörler tam olarak bilinemiyor. Hastalığın nedeni tam bilinemese de hastaların yüzde 70’inin nöbetleri kontrol altına alınabiliyor” diye konuştu.
Pandemide gereksiz stres nöbetleri artırabilir
Epilepsili bireyler ve yakınları tarafından pandemi döneminde en çok merak edilen konulara da açıklık getiren Prof. Dr. Yeni, epilepsi hastalarının Covid-19 için özel bir risk taşımadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Yeni, bu dönemde hastaların gereksiz stres ve endişeden uzak durmasının nöbetlerini kontrol altında tutmaları için önemli olduğuna vurgu yaptı.
Covid-19’a yakalanan epilepsili bireyler için en önemli konunun ilaç ilaç etkileşimi olabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Yeni, hastaların kullandıkları epilepsi ilaçlarını Covid 19 ile ilgilenen hekimlerine bildirmeleri gerektiğini de sözlerine ekledi. Prof. Dr. Yeni, hastalığın kendisinin değil ama yol açtığı ateş, nefes darlığı gibi sorunların ikincil olarak nöbetleri tetikleyebileceğini de aktardı.
Epilepsili bireyler Covid-19 aşısı olabilir
Prof. Dr. Yeni, epilepsili bireylerin aşı olmalı mı olmamalı mı tartışmasına da son noktayı koyarak, “Epilepsili bireylerin Covid-19 aşısı olmaları konusunda bir sakınca yoktur. Bazı vakalarda aşı sonrası yüksek ateş gözlenmiştir. Nöbetleri ateşle tetiklenen hastalar aşı sonrası iki gün ateş düşürücü kullanabilirler” dedi.
3 milyon kişi epilepsiyi cinli perili bir hastalık sanıyor
Prof. Dr. Yeni, 2021 yılında yapılan Epilepsi Farkındalık Araştırması’nın sonuçlarını da ilk kez açıkladı:“Araştırma sonuçlarına göre toplumun yüzde 6’sı epilepsinin bulaşıcı olduğuna inanıyor. Her 5 kişiden 1’i ‘İşveren olsam epilepsi hastası bir bireyi işe almak istemem’ diyor. Her 5 kişiden 2’si yakınlarının epilepsili bir bireyle evlenmesini istemiyor. Bir başka çarpıcı sonuç da hala epilepsinin cinli perili bir hastalık olduğuna inananların oranının yüzde 5 olması.
Diğer yandan her 2 kişiden biri epilepsi nöbeti geçiren kişiye nasıl müdahalede bulunacağını bilmiyor. Bu da hepimizin toplumsal duyarlılıkla bilinçlenmemiz gereken bir alan. Araştırmanın düşündürücü sonuçlarından biri de ‘Epilepsi hastalarının çoğunda zekâ ve fiziksel gelişim geriliği vardır’ diyenlerin oranının yüzde 36 olması. Bu oran 2018’deki çalışmaya kıyasla yüzde 6 oranında düşse de hala çok üzücü boyutlarda. Yine her 10 kişiden 3’ü ‘Çocuğumun, yakınlarımın epilepsi hastası bir eğitimciden eğitim almasını istemem’ diyor.”
Prof. Dr. Yeni, bazı sonuçlarda 2018 yılındaki çalışmaya kıyasla olumlu değişimler gözlemlense de yüzlerce yıllık yanlış bilgi ve inanışların mirası olan bu ön yargıların halen epilepsili bireylerin hayatında önemli bir mücadele alanı olduğuna dikkat çekti.
Türk Epilepsi ile Savaş Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nerses Bebek, Epilepsi Farkındalık Araştırması sonuçlarının 2018 yılındaki çalışmaya göre ümit verdiğini ve bu pozitif değişimde bu yıl beşinci yılına giren #EpilepsiİçinBak Farkındalık Kampanyası’nın sağladığı katma değerin de büyük olduğunu sözlerine ekledi. UCB Pharma’nın koşulsuz desteğiyle hayata geçirdikleri Epilepsi İçin Bak Farkındalık Kampanyası’nın bu yılki ana mesajının ‘Epilepsinin okuyamamakla, çalışamamakla, iş hayatında başarılı olamamakla, evlenememekle, çocuk sahibi olamamakla ve bulaşıcılıkla #NeAlakasıVar!’ şeklinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bebek, epilepsili bireylere olan ön yargıyı ve bakış açısını değiştirmeyi hedefleyen kampanya ile toplumun her kesiminde farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını aktardı.
