İnsanları sevebilmenin ve onlarla iletişim kurabilmenin yolu onları anlayabilmekten geçer. İnsanları anlamının en önemli ön koşulu ise empatik olabilmek ve onların ne istediklerini bilebilmektir. Eğer o insanın yerine kendinizi koyamaz ve onun ne istediğini öğrenemez iseniz asla onu anlayamazsınız ve ona hiçbir şey yaptıramazsınız.
Empati (eşduyum, duygudaşlık) başkaları ile olan duygusal ilişkiyi ifade eden bir sözcüktür. Kabul gören tanımına göre, bir kişinin kendini bir başkasının yerine koyabilmesi ve bu yolla onun duygu, düşünce, tutumları ve yaşantısını anlayabilmesidir.
Başkalarını anlamaya çalışmak, aslında bizim insan doğamıza uygun bir çabadır; çünkü insan, ancak insanla var olandır. Karşımızdakini suçlamak yerine, sadece "ben dili" ile duygu ve düşüncelerimizi ifade edebilmeyi başarmak, kendimizi anlatabilme başarısı açısından doğru bir adımdır. Bunun yanında, bu yol, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamak için doğru bir yol değildir. Burada "ben"i bir süreliğine terk etmek ve karşımızdaki insan gibi duyumsamaya, düşünmeye çalışmak gerekir. Bu; o insanın davranışlarını anlamak için gereklidir. Sadece "ben" dili kullanıldığında, başkalarının önemi kalmaz. Ben dilini sadece kendinizi ifade ederken kullanmalısınız.
Başkalarını anlamanın yolu, bize ait olan yargılardan geçici bir süre için bile olsa uzaklaşmayı başarmaktan geçer. Fakat bu; çocuklar için geçerli değildir.
Çocuklar duyguları anlamada başarılı olmalarına rağmen, empatik iletiler yapmada başarılı değillerdir. Boşanma, ölüm gibi sevilen kişinin kaybı sonrasında, kendini suçlayan çocuklara yabancı değiliz.Bu nedenle çocuklardan empatik olmalarını beklemeyiniz.
Başkalarını anlama girişimi, gerçekten değerli bir çabayı başlatır. Kendinizi, bulunduğunuz konumu, değer yargılarınızı hatta önyargılarınızı, bazen de sizi siz yapan her şeyi geçici bir süreyle bir kenara bırakmanızı gerektirir. Üstelik bu girişim asla yeterli değildir. Karşımızdakini anlamayı başardığımızda, nasıl tepkiler vereceğimizi bilemeyebiliriz. Çocuğumuzun, eşimizin, dostumuzun içinde bulunduğu koşulu, duygusal durumu çözümler ve belki onların duygularını benzer olarak yaşarız. Bununla birlikte, anlaşıldığını hissettirmeyi başarı ile yapamayabiliriz. Acısını o derece içinizde hisseder ve üzüntüsünü yaşarsınız ki, ağzınızdan gayri ihtiyari şu yanlış sözcükler dökülüverir: Takma kafanı, millet neler çekiyor! Oysaki ihtiyaç duyduğu sadece, seni anlıyorum sözcükleri ve bunu ifade edebilen davranış biçimidir. Patronsanız, işçinizin isyanındaki onuru; baba iseniz, çocuğunuzun bencilliğindeki var olma savaşını anladığınızda ve anladığınızı iletebildiğinizde savaşlar biter. Onların tek derdi vardır sizler tarafından fark edilmek ve anlaşıldığını hissetmek.
Başkalarını anlamaya başladığınızda;
Güvensizlikler, öç alma ya da cezalandırma arzuları kaybolmaya başlar.
Hal ne olursa olsun, hepimizin başkalarını anlama becerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Sessiz, saklı veya aşikâr kavgaların, her türlü terörün, saldırganlığın, yıkıcı öfkenin; duygusal ve sosyal yaşamımızdan uzaklaşmasının belki de tek panzehiri budur: Başkalarını anlamak. Sadece anlamak ve anladığımızı hissettirmek.
Başkalarını anlayabilmenin ön şartı olumlu düşünmek ve olumlu yaklaşım becerisi kazanmaktan geçer. Olumlu düşünce ve yaklaşım anlamayı kolaylaştırır, sizi bilgeliğe adım adım yaklaştırır ve rahmet kapılarının açılmasına olanak sağlar. Tasa, kaygı ve korku olumlu yaklaşım becerilerinin engelleri olduğu gibi anlamayı da güçleştirerek bilgelik yolunda ilerlememize engel olur. Kendi hatalarını düzeltmeyen kendi hatalarını sorgulayamayan ve anlayamayan başkalarının hatalarını anlayamaz ve düzeltmesi için öneride de bulunamaz.
Mesela oğlunuzun sigara içmesini istemiyorsanız. Ona nasihat etmek yerine örnek olmayı tercih edin. İlk önce siz sigara içiyorsanız sigarayı bırakmalısınız. Çünkü nasihatler örnekler kadar etkili olamaz. Siz sigara içmediğiniz halde oğlunuz sigara içiyor olabilir. Bu durumda ise oğlunuzun ilgilendiği spor dalı hakkında ve bu dalda başarılı ya da başarısız olmuş sporcular hakkında bilgi sahibi olun. Sigara içen insanların bu spor dalında ne kadar başarısız olduklarını anlatın. O kişilerin yaşam hikâyelerini okumayı sağlayın. Çünkü arzu ve istekler davranışların kaynağını oluştururlar. İş, ev,okul vb. alanlarda en fazla önemsenecek hareket,başkasında kuvvetli bir istek uyandırmaktır.Her kim bunu başarırsa dünyayı yanında bulacaktır.Başaramayanlar ise yapayalnız kalacaklardır hayatta.
Empati (eşduyum, duygudaşlık) başkaları ile olan duygusal ilişkiyi ifade eden bir sözcüktür. Kabul gören tanımına göre, bir kişinin kendini bir başkasının yerine koyabilmesi ve bu yolla onun duygu, düşünce, tutumları ve yaşantısını anlayabilmesidir.
Başkalarını anlamaya çalışmak, aslında bizim insan doğamıza uygun bir çabadır; çünkü insan, ancak insanla var olandır. Karşımızdakini suçlamak yerine, sadece "ben dili" ile duygu ve düşüncelerimizi ifade edebilmeyi başarmak, kendimizi anlatabilme başarısı açısından doğru bir adımdır. Bunun yanında, bu yol, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamak için doğru bir yol değildir. Burada "ben"i bir süreliğine terk etmek ve karşımızdaki insan gibi duyumsamaya, düşünmeye çalışmak gerekir. Bu; o insanın davranışlarını anlamak için gereklidir. Sadece "ben" dili kullanıldığında, başkalarının önemi kalmaz. Ben dilini sadece kendinizi ifade ederken kullanmalısınız.
Başkalarını anlamanın yolu, bize ait olan yargılardan geçici bir süre için bile olsa uzaklaşmayı başarmaktan geçer. Fakat bu; çocuklar için geçerli değildir.
Çocuklar duyguları anlamada başarılı olmalarına rağmen, empatik iletiler yapmada başarılı değillerdir. Boşanma, ölüm gibi sevilen kişinin kaybı sonrasında, kendini suçlayan çocuklara yabancı değiliz.Bu nedenle çocuklardan empatik olmalarını beklemeyiniz.
Başkalarını anlama girişimi, gerçekten değerli bir çabayı başlatır. Kendinizi, bulunduğunuz konumu, değer yargılarınızı hatta önyargılarınızı, bazen de sizi siz yapan her şeyi geçici bir süreyle bir kenara bırakmanızı gerektirir. Üstelik bu girişim asla yeterli değildir. Karşımızdakini anlamayı başardığımızda, nasıl tepkiler vereceğimizi bilemeyebiliriz. Çocuğumuzun, eşimizin, dostumuzun içinde bulunduğu koşulu, duygusal durumu çözümler ve belki onların duygularını benzer olarak yaşarız. Bununla birlikte, anlaşıldığını hissettirmeyi başarı ile yapamayabiliriz. Acısını o derece içinizde hisseder ve üzüntüsünü yaşarsınız ki, ağzınızdan gayri ihtiyari şu yanlış sözcükler dökülüverir: Takma kafanı, millet neler çekiyor! Oysaki ihtiyaç duyduğu sadece, seni anlıyorum sözcükleri ve bunu ifade edebilen davranış biçimidir. Patronsanız, işçinizin isyanındaki onuru; baba iseniz, çocuğunuzun bencilliğindeki var olma savaşını anladığınızda ve anladığınızı iletebildiğinizde savaşlar biter. Onların tek derdi vardır sizler tarafından fark edilmek ve anlaşıldığını hissetmek.
Başkalarını anlamaya başladığınızda;
Güvensizlikler, öç alma ya da cezalandırma arzuları kaybolmaya başlar.
Hal ne olursa olsun, hepimizin başkalarını anlama becerimizi geliştirmemiz gerekiyor. Sessiz, saklı veya aşikâr kavgaların, her türlü terörün, saldırganlığın, yıkıcı öfkenin; duygusal ve sosyal yaşamımızdan uzaklaşmasının belki de tek panzehiri budur: Başkalarını anlamak. Sadece anlamak ve anladığımızı hissettirmek.
Başkalarını anlayabilmenin ön şartı olumlu düşünmek ve olumlu yaklaşım becerisi kazanmaktan geçer. Olumlu düşünce ve yaklaşım anlamayı kolaylaştırır, sizi bilgeliğe adım adım yaklaştırır ve rahmet kapılarının açılmasına olanak sağlar. Tasa, kaygı ve korku olumlu yaklaşım becerilerinin engelleri olduğu gibi anlamayı da güçleştirerek bilgelik yolunda ilerlememize engel olur. Kendi hatalarını düzeltmeyen kendi hatalarını sorgulayamayan ve anlayamayan başkalarının hatalarını anlayamaz ve düzeltmesi için öneride de bulunamaz.
Mesela oğlunuzun sigara içmesini istemiyorsanız. Ona nasihat etmek yerine örnek olmayı tercih edin. İlk önce siz sigara içiyorsanız sigarayı bırakmalısınız. Çünkü nasihatler örnekler kadar etkili olamaz. Siz sigara içmediğiniz halde oğlunuz sigara içiyor olabilir. Bu durumda ise oğlunuzun ilgilendiği spor dalı hakkında ve bu dalda başarılı ya da başarısız olmuş sporcular hakkında bilgi sahibi olun. Sigara içen insanların bu spor dalında ne kadar başarısız olduklarını anlatın. O kişilerin yaşam hikâyelerini okumayı sağlayın. Çünkü arzu ve istekler davranışların kaynağını oluştururlar. İş, ev,okul vb. alanlarda en fazla önemsenecek hareket,başkasında kuvvetli bir istek uyandırmaktır.Her kim bunu başarırsa dünyayı yanında bulacaktır.Başaramayanlar ise yapayalnız kalacaklardır hayatta.