Eğitim Bir Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Bayrakdar, 2017/2018 Öğretim Yılının 1. Döneminin sona ermesi nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.Eğitim Bir Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Bayrakdar, 2017/2018 Öğretim Yılının 1. Döneminin sona ermesi nedeniyle bir basın açıklaması yaptı.“2017-2018 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat dönemi 19 Ocak'ta sona ermiş olacak. TEOG’un kaldırılması, yükseköğrenime giriş sistemindeki değişikliğin gölgesi ve sarsıntısı altında günübirlik politikalar ve sürdürülebilir olmayan kararlar nedeniyle gerek eğitim-öğretim gerekse eğitim çalışanları olumsuz etkilenmiştir. Alan değişikliği taleplerinin karşılanmaması, öğretmen performans değerlendirmesi pilot uygulamasının oluşturduğu tedirginlik, yer değişikliği sürecinde yaşanan sorunlar, öğretmene karşı giderek artan şiddet gibi olumsuzluklar ne yazık ki eğitim-öğretim yılının ilk dönemine damgasını vurmuştur. Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, yabancı dil pilot uygulaması, rehberlik hizmetlerinin hizmetin özüne uygun kurgulanamaması, teftiş sistemindeki dönüşümün tamamlanamadığı gibi rehberlik ayağının ihmal edilmesi, ortaöğretime geçişte yeni sürecin soru işaretleri içermesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Özetle, bir an önce yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır.Günübirlik politikalar çözüm değil, sorun üretmektedir Birimlerin birbirleriyle çelişen kararları ve uygulamaları; Millî Eğitim Bakanlığı’nın hedef, amaç, politika ve eylem noktasında birbiriyle uyumlu, birbirini tamamlayan, sebep-sonuç ilişkisini gözeten bir politika oluşturma ve uygulama becerisini gösteremediğini gözler önüne sermektedir. Bakanlık birimlerinin her konuya sadece kendi görev alanları yönünden bakmaları, aldıkları her kararın kendi birimleri dışında da yansımaları olacağı hususunu göz ardı edip bu konuda sebep-sonuç-etki analizi yapmamaları, bütünün parçasını teşkil ettikleri gerçeğini unutmaları neticesinde alınan kararlar ve gerçekleştirilen uygulamalar, Bakanlığın eğitim ve personel politikasına uygun olmamakta, hatta söz konusu politikaları sekteye uğratmaktadır. Mezkûr birimler, karar ve uygulama sürecinde dar bakış açısının sonucu olarak Bakanlığın genel politikasıyla uyumlu işler çıkaramamaktadır. Bu nedenle, karar alma düzeyinde çok boyutlu ve sebep-sonuç analizini gözeten bir süreç işletilmelidir.Eğitimcilere yönelik şiddete Bakanlık seyirci kalmamalıdır Öğretmenler, geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz için ‘iyi insanın’, ‘güzel ahlakın’ canlı fotoğrafı olmak durumundadır. Sadece öğreten değil, değerleri yaşayan ve yaşatan bir kimlik olarak öğrencilerinin karşısına çıkmalıdır. Öğrencisi, insan olmanın değerini öncelikle öğretmenler üzerinden yaşamalıdır. Adil olmayı, işinin hakkını vermeyi, iş ahlakını, hakça paylaşmayı, birlikte yaşamayı ve huzuru birlikte oluşturmayı, sınıfta ve okulda öğretmenden görmelidir. Böyle bir öğretmen profili için öncelikle öğretmenlerin toplumdaki saygınlığının ve itibarının, bu hedef doğrultusunda oluşması ve korunması gerekmektedir. Öğretmenlerin mali, sosyal, özlük hakları ve çalışma şartları bu itibar ve saygıyı oluşturacak biçimde düzenlenmeli ve geliştirilmelidir. Öğretmene şiddet, bugün okullarda yaygın bir sorun hâline gelmiştir. Maalesef bugün öğretmenler saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim kurumlarında güvenlik tedbirleri yeterince alınmamakta, sorumluluk öğretmenlere ve yöneticilere bırakılmaktadır. Bakanlık, eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olmalı; kendi personelinin yanında olduğunu göstermeli ve nerede duracağı belli olmayan şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gerekeni yapmalıdır.Eğitim yönetiminde kariyer liyakat esaslı olmalıdır Eğitim kurumları yönetici görevlendirme sürecinin, özellikle mülakat ayağının sorunlara ve yoğun bir dava sürecine neden olduğu, süreç titizlikle yürütülse dahi kamuoyunda olumsuz algılara neden olarak Bakanlığı yıprattığı görülmektedir. Bu husustaki en büyük problem, bahse konu yönetmeliğin ve öncesinde çıkartılan çok sayıda yönetmeliğin sendikalar tarafından dava konusu edilmesi, aday seçimi ve görevlendirme usulü gibi yönetmeliğin pek çok can alıcı hükümlerinin mahkemelerce yürütmesinin durdurulmasına ve iptaline karar verilmiş olmasıdır. Açılan bu davalar ile dava konusu edilen hükümlere istinaden tesis edilen bireysel idari işlemlere karşı açılan bireysel davalarda verilen kararlar, yönetici görevlendirme sürecini iller bazında sekteye uğratmaktadır. Diğer önemli bir sorun ise, yönetici görevlendirme konusunda uzun vadeli bir perspektif ve kalıcı bir sistem inşa edilemediği için, yönetici atama/görevlendirmeye ilişkin son on yılda pek çok kez yeni yönetmeliklerin yürürlüğe konulması, hatta uygulanmaksızın yürürlükten kaldırılan yönetmeliklerin mevcut olmasıdır. ‘Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi’ raporumuzda da dikkat çektiğimiz üzere, eğitim yönetiminin taraflarından olan öğretmenler, eğitim yöneticileri ve denetim elemanlarından oluşan komisyonlardan alınan görüşler ve akademik araştırmaların incelenmesi sonucunda liyakat ve kariyer esaslı bir eğitim yönetimi sistemi oluşturulmalıdır. Eğitim yöneticilerinin yeterlilikleri ve mesleki standartları tanımlanmalı, eğitim yöneticiliği ‘ikinci görev’ değil meslek olmalı, hizmet öncesi ve hizmet içinde müdürler değil ‘eğitim liderleri’ yetiştirilmeli, objektif ve adil bir seçme ve atama sistemi kurulmalıdır dedi.(Haber Merkezi)
Güncel
Yayınlanma: 19 Ocak 2018 - 16:22
Eğitimde Kalıcı Politikalara İhtiyaç Var
Eğitim Bir Sen Hatay 1 Nolu Şube Başkanı İsmail Bayrakdar, 2017/2018 Öğretim Yılının 1
Güncel
19 Ocak 2018 - 16:22