Bir ara Lütfü Savaş kendisine cumhurbaşkanlığı adaylığı sorulduğunda “Onun tespiti buradan değil, farklı güçlerden geçer” mealinde şeyler söylemişti. Herkes o farklı güçlerin dış güçler olduğundan emindi.
Şimdi Ali Babacan’a bakıyorum. Dış güçleri memnun etmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Hadi ben istemiş olduğu anayasa değişikliğine hoşgörüyle bakabiliyorum. Hatta kimyasal silah iftirasına destek veren Fincancı’ya geçmiş olsun ziyaretine gitmesini de anlamaya çalışıyorum.
Ama bu ülkenin hafızasında Vecihi Hürkuş’a yapılanlar varken, Erbakan’ın Devrim arabasının başına gelenler bilinirken, her ciddi teşebbüsün nasıl engellendiği halen hatırlanırken yüz akımız, savunma sanayimizin belkemiği olan BAYKAR firmasına ve yapılan İHA ve Sİha’lara saldırılmasını iyi niyetle bağdaştıramam.
Pentagon görevlisi Mıcheal Rubin “Türkiye’nin yaptığı İHA ve SİHA’lar için yaptırım uygulamalıyız” sözleri halen akıllardan çıkmamışken,
İsrail, Yunanistan, ABD ve tüm batı savunma sanayimiz için gizli veya açık ambargolar uygularken,
Karabağ, Libya ve terörle savaşta harikalar çıkaran Bayraktarlar şimdi Babacan’ın hedefine girmiş durumda.
Kaldı ki bu seviyeye gelişlerini bizzat yönetim kurulu başkanı Haluk Bayraktar açılıyor ve ne gibi engellerle boğuşarak bu zamana geldiklerini anlatıyor. İlk uçuşlarında tutuklanma talep edildiğini, kendilerine pist bile sunulmadığını, Selçuk Bayraktar’ın ne tehditlerle çalıştığından bahsediyor.
Yani Babacan’ın dediği gibi ballı kaymaklı teşvikler yok, ancak engeller var, sürüncemeler var, takozlar var.
Bugün ülkeye 3 milyar dolar döviz kazandıran kaç işletmemiz var. Yüzde 75’e varan yaptıkları 27 ülkeye ihracatla sermayelerini arttıran kaç şirketimiz var. Savunma sanayimize katkılarıyla gururumuz olan ve düşmana korku salan kaç firmamız var.
Bravo Babacan’a!
Tam dış güçlerin istediği gibi bir cumhurbaşkanı adayı olabileceğini çok iyi ispat ediyor.
Dokunacağız dediği BAYKAR firmasına dokunmak isteyen kaç tane dış güç var acaba?
Bunlar içerisinde Yunanistan, var alkışlıyorlardır.
ABD var, takdirlerini sunuyorlardır.
PKK var, desteklerini bildiriyorlardır.
Cumhuriyetin kuruluşundan beridir devletin her türlü desteğini alan, devlet ihaleleriyle büyüyüp gelişen KOÇ’lara, Sabancı’lara Babacan’ın hiç laf ettiğini duydunuz mu?
TÜSİAD ağalarıyla hiç derdi oldu mu?
Ama işi gücü bırakmış, ülkemizin yegâne gururu İHA, SİHA ve KIZILELMA yapımcısı BAYKAR firmasına dokunacağından bahsediyor ve “Kusura bakmasınlar” diyor.
Sayın Babacan, onlar kusura bakmasalar bile biz Millet olarak bu kusura çok iyi bakarız. Yüzde bilmem kaçlık oy desteğinizle ona dokunma cesaretini bu millet size vermez.
Ancak ağababalarınıza güveniyor ve onların gözüne girmeye çalışıyorsanız bunu FETÖ ile denediler olmadı, PKK ile deniyorlar olmuyor, Gezi olaylarıyla denediler başarılı olamadılar.
Milletin size olan azıcık ümidini bile bu açıklamanızla yok ettiniz, duman ettiniz.
Bunun adına da Tayyip Erdoğan karşıtlığı değil, Türkiye karşıtlığı derler. İçimizdeki Truva atı siz misiniz Sayın Babacan!
Şimdi Ali Babacan’a bakıyorum. Dış güçleri memnun etmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Hadi ben istemiş olduğu anayasa değişikliğine hoşgörüyle bakabiliyorum. Hatta kimyasal silah iftirasına destek veren Fincancı’ya geçmiş olsun ziyaretine gitmesini de anlamaya çalışıyorum.
Ama bu ülkenin hafızasında Vecihi Hürkuş’a yapılanlar varken, Erbakan’ın Devrim arabasının başına gelenler bilinirken, her ciddi teşebbüsün nasıl engellendiği halen hatırlanırken yüz akımız, savunma sanayimizin belkemiği olan BAYKAR firmasına ve yapılan İHA ve Sİha’lara saldırılmasını iyi niyetle bağdaştıramam.
Pentagon görevlisi Mıcheal Rubin “Türkiye’nin yaptığı İHA ve SİHA’lar için yaptırım uygulamalıyız” sözleri halen akıllardan çıkmamışken,
İsrail, Yunanistan, ABD ve tüm batı savunma sanayimiz için gizli veya açık ambargolar uygularken,
Karabağ, Libya ve terörle savaşta harikalar çıkaran Bayraktarlar şimdi Babacan’ın hedefine girmiş durumda.
Kaldı ki bu seviyeye gelişlerini bizzat yönetim kurulu başkanı Haluk Bayraktar açılıyor ve ne gibi engellerle boğuşarak bu zamana geldiklerini anlatıyor. İlk uçuşlarında tutuklanma talep edildiğini, kendilerine pist bile sunulmadığını, Selçuk Bayraktar’ın ne tehditlerle çalıştığından bahsediyor.
Yani Babacan’ın dediği gibi ballı kaymaklı teşvikler yok, ancak engeller var, sürüncemeler var, takozlar var.
Bugün ülkeye 3 milyar dolar döviz kazandıran kaç işletmemiz var. Yüzde 75’e varan yaptıkları 27 ülkeye ihracatla sermayelerini arttıran kaç şirketimiz var. Savunma sanayimize katkılarıyla gururumuz olan ve düşmana korku salan kaç firmamız var.
Bravo Babacan’a!
Tam dış güçlerin istediği gibi bir cumhurbaşkanı adayı olabileceğini çok iyi ispat ediyor.
Dokunacağız dediği BAYKAR firmasına dokunmak isteyen kaç tane dış güç var acaba?
Bunlar içerisinde Yunanistan, var alkışlıyorlardır.
ABD var, takdirlerini sunuyorlardır.
PKK var, desteklerini bildiriyorlardır.
Cumhuriyetin kuruluşundan beridir devletin her türlü desteğini alan, devlet ihaleleriyle büyüyüp gelişen KOÇ’lara, Sabancı’lara Babacan’ın hiç laf ettiğini duydunuz mu?
TÜSİAD ağalarıyla hiç derdi oldu mu?
Ama işi gücü bırakmış, ülkemizin yegâne gururu İHA, SİHA ve KIZILELMA yapımcısı BAYKAR firmasına dokunacağından bahsediyor ve “Kusura bakmasınlar” diyor.
Sayın Babacan, onlar kusura bakmasalar bile biz Millet olarak bu kusura çok iyi bakarız. Yüzde bilmem kaçlık oy desteğinizle ona dokunma cesaretini bu millet size vermez.
Ancak ağababalarınıza güveniyor ve onların gözüne girmeye çalışıyorsanız bunu FETÖ ile denediler olmadı, PKK ile deniyorlar olmuyor, Gezi olaylarıyla denediler başarılı olamadılar.
Milletin size olan azıcık ümidini bile bu açıklamanızla yok ettiniz, duman ettiniz.
Bunun adına da Tayyip Erdoğan karşıtlığı değil, Türkiye karşıtlığı derler. İçimizdeki Truva atı siz misiniz Sayın Babacan!
