Yavuz Sultan Selim 24 ağustos 1516 yılında Mısır seferine giderken, Antakya’dan geçmek istemiş. Ancak Antakyalılar ona kafa tutup köprü kapısını açmamışlar. Yavuz buna çok sinirlenmiş ve şu meşhur beyitti söylemiş;
Geçme namert köprüsünden
Ko apartsın su seni
Sinme tilki gölgesine
Ko yesin aslan seni
Ardından “dönüşte bunun hesabını vereceksiniz” der ve “Destur ya pir” nidasıyla atını Asi nehrine sürüyor, Allahlın hikmetiyle nehir yatağın ı değiştirir ve karşı yamaca geçilir.
Mısır zaferinden sonra İstanbul’a dönerken Halep’te bir süre kalıyor. Sefere giderken ona kapılarını açmayan Antakya’nın önde gelenleri aralarına bir heyet oluşturarak Halep’e gidiyor ve Antakya’nın anahtarını teslim ediyorlar ve Yavuz Sultan Selimin hışmından böylece kurtuluyorlar.
Yavuzun orduları İstanbul’a giderken Halep’te iki kola ayrılıyor. Biri Kırıkhan belen istikametinden bir diğer kolluda Hama Humus Lazkiye istikametinden Cebel Akra’ya (Yayladağı) Yayladağı’na ulaşan ikinci kol şiddetli bir kışla karşılaşıyor. Kışı burada geçiriyor. 1517'dönüşünde ilçede konaklayan Ordu, bölgenin stratejik öneminden ötürü kasabanın emniyetini sağlamak üzere, savaşlarda cengâverlik gösteren askerlere toprak verip ilçeye yerleştirdi. Zamanla bu cengâver askerler yerli halkla bütünleştiler. İşte bu gün yağladığında yaşayan insanların bir çoğu bu cengaver askerlerin torunlarıdır. Yavuz Yayladağılara, milli ve manevi değerler kazandırmıştır. Yayladağılar bunun bilinci içerisinde her zaman devletin yanında olmuştur.
Geçme namert köprüsünden
Ko apartsın su seni
Sinme tilki gölgesine
Ko yesin aslan seni
Ardından “dönüşte bunun hesabını vereceksiniz” der ve “Destur ya pir” nidasıyla atını Asi nehrine sürüyor, Allahlın hikmetiyle nehir yatağın ı değiştirir ve karşı yamaca geçilir.
Mısır zaferinden sonra İstanbul’a dönerken Halep’te bir süre kalıyor. Sefere giderken ona kapılarını açmayan Antakya’nın önde gelenleri aralarına bir heyet oluşturarak Halep’e gidiyor ve Antakya’nın anahtarını teslim ediyorlar ve Yavuz Sultan Selimin hışmından böylece kurtuluyorlar.
Yavuzun orduları İstanbul’a giderken Halep’te iki kola ayrılıyor. Biri Kırıkhan belen istikametinden bir diğer kolluda Hama Humus Lazkiye istikametinden Cebel Akra’ya (Yayladağı) Yayladağı’na ulaşan ikinci kol şiddetli bir kışla karşılaşıyor. Kışı burada geçiriyor. 1517'dönüşünde ilçede konaklayan Ordu, bölgenin stratejik öneminden ötürü kasabanın emniyetini sağlamak üzere, savaşlarda cengâverlik gösteren askerlere toprak verip ilçeye yerleştirdi. Zamanla bu cengâver askerler yerli halkla bütünleştiler. İşte bu gün yağladığında yaşayan insanların bir çoğu bu cengaver askerlerin torunlarıdır. Yavuz Yayladağılara, milli ve manevi değerler kazandırmıştır. Yayladağılar bunun bilinci içerisinde her zaman devletin yanında olmuştur.