Zirve Masasında Türkiye: Lahey’de Neler Oldu, Ankara Ne Aldı?
Hollanda’nın Lahey kentinde düzenlenen NATO Zirvesi sona erdi. Peki bu zirvede Türkiye ne kazandı? Savunma harcamalarının artırılması, Rusya tehdidi ve terörle mücadele gibi kritik başlıkların görüşüldüğü toplantıda Ankara, öncelikli hedeflerine ulaşabildi mi?
Zirvede yayımlanan kısa ama stratejik bildiride yalnızca iki güvenlik tehdidine açıkça yer verildi: Rusya’nın uzun vadeli askeri tehdidi ve terörizmin süregelen riski. İşte bu ikinci madde, Türkiye’nin aylar öncesinden diplomasiyle inşa ettiği stratejinin sonucu muydu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirvede yaptığı açıklamada şu cümle dikkat çekti: “Lahey'de terörle mücadelenin ancak müttefiklerin samimi dayanışmasıyla başarılabileceğini vurguladım.” Bu sözlerin arkasında hangi pazarlıklar yatıyordu? Ve Ankara'nın, terörizmin açık tehdit olarak tanımlanması için gösterdiği diplomatik çaba nasıl karşılık buldu?
Savunma sanayiine dair engeller konusu da Türkiye’nin masaya güçlü geldiği alanlardan biriydi. Bazı NATO ülkeleri zaman zaman Türkiye’ye savunma ürünleri ihracatında kısıtlama uygularken, bu durum İttifak ruhuna ne kadar uygundu? Bildiriye giren “savunma ticaretindeki engellerin kaldırılması” ifadesi, bu sorunun artık resmen tanındığını mı gösteriyor?
Avrupa Birliği ile NATO iş birliği konusuna gelince... AB’nin savunma inisiyatiflerinde Türkiye’ye sınırlı alan açması yeni değil. Ancak bu sefer bildiride AB-NATO ilişkilerine dair rahatsız edici herhangi bir ifade yer almadı. Bu, Ankara’nın Kıbrıs hassasiyetine bir saygı işareti mi?
Zirvenin bir başka dikkat çekici kararı ise ev sahipliğiyle ilgiliydi. Türkiye, 2026 NATO Zirvesi’ni düzenleyecek. Hangi şehirde yapılacağı henüz belli olmasa da bu karar, Türkiye’nin İttifak içindeki konumunun güçlendiğini gösteren bir başka işaret olabilir mi?
Son olarak Trump’ın daha önce ortaya attığı ve tartışmalara neden olan “savunma harcamalarının artırılması” hedefi de artık resmi NATO politikası haline geldi. Ülkeler doğrudan askeri harcamalarını %3,5’e çıkaracak, dolaylı harcamalar %1,5’i geçmeyecek. Bu hedef gerçekçi mi? Tüm üyeler bu yükümlülüğü taşıyabilecek mi?
Türkiye’nin Lahey’deki varlığı, yalnızca bir liderin konuşmalarıyla değil; diplomasi, strateji ve çok yönlü hazırlıkla şekillendi. Peki şimdi soru şu: Türkiye, NATO’nun geleceğini etkileyecek masalarda artık daha mı güçlü bir aktör?
ABDULVAHİT GÜRASLAN