Mesleğimi soranlara ‘Ben bir fizyoterapistim’ dediğimde hemen ardından ‘Yani ne iş yaparsın?’ sorusu geliyor.Özetle ; bedenimizin her koşulda en fonksiyonel olması için mesleğe has tekniklerle çalışırım, diyorum.Çünkü gerçekten de hastalıkta/sağlıkta/sporda/gebelikte/yaşlılıkta bedenimizi en iyi durumda tutmaktır bizim işimiz..Medikal ekibin bir parçasıyız ama illa hasta yada engelli olmamız da gerekmez bizimle çalışmanız için..Çok sevdiğiniz sporunuzda sakatlanma riskinizi azaltacak egzersizlerim de var bebeğinizin daha rahat daha az ağrılı bedeninizi koruyarak dünyaya gelmesini sağlayacak egzersizlerim de… Elbette bu sağlıklı durumların öncesinde ,mesela,bir ortopedik operasyonun öncesinde ve sonrasında önerebileceğim egzersizlerim zaten var. Nörolojik vakaların neredeyse tamamında kollarımızı sıvar işe koyuluruz.Kişiyi yaşamda kendi başına var olabilmesi için geri döndürülebilir kayıpları kazanmaya ,geri döndürülemeyecek kayıpları ortez ,protez yada farklı telafi mekanizmaları aracılıgıyla azaltmaya azmettiririz.
Daha sayabileceğim bir çok alan var çalıştığımız…Ortopedi,nöroloji,yanık üniteleri,solunum ve akciğer fonksiyonlarının arttırılması ,pediatri,geriatride de çalışmaktayız.Doktor,hemşire ,teknisyen değiliz.Bu saydığım meslek elemanlarının her birinin ayrı meslek tanımlaması var bizim de olduğu gibi..Biz diğer meslek elemanlarına nazaran daha uzun süre çalışırız hastalarımızla ..Bu nedenle hastada patolojik durumları erken fark eder,gerekli yönlendirmeleri de yaparız.Tüm bu çalışmalarımız sonrasında sanıyorum ki ekmeği en tuzsuz meslek grubuyuz biz fizyoterapistler..Örnekle; iyi geçmiş bir operasyondan sonra doğru pozisyonlama,doğru ağırlık aktarma /çalıştırma yada doğru hareket yapılmazsa bu arada gelişebilecek problemlere karşı önlem alınmazsa ameliyatın hastaya etkinliği azalabilir hatta yok olabilir.Aynı şekilde bir ameliyata girmeden kas iskelet sisteminin hazırlanması da bilmukabele operasyonun etkinliğini arttırır.Bu durumda özellikle kas-iskelet sistemi operasyonlarının başarısında katkısı olan görünmez emekçiler(ekmeği tuzsuzlar) olduğumuz nasıl yadsınabilir?
Doktorculuk oynamıyoruz,doğru zamanda doğru yere yönlendiriyoruz.Tanısı konmuş bize yönlendirilmiş hastalarla sadce bizim meslek grubunun eğitimini aldığı özel tekniklerle terapi sürecinidevam ettiriyoruz.Gelen hastayı kendi değerlendirme prensiplerimize göre değerlendirip,ihtiyaçlarına göre bir tedavi programı belirliyor,bizzat uyguluyoruz.Bu cümleden devamla ,zaten tanı koymadığımızdan,tanı koyan herhangi bir hekimle de çalışabilmemiz gerekirdi.Ancak ülkemizde maalesef bu şekilde çalışamamaktayız.Sadece fizik tedavi hekimlerinin yönlendirdiği hastalarla çalışabiliyoruz.Daha açık ve örnekleyerek anlatmam gerekirse; diyelim kolunuzda kırık sonrası hareket kısıtlılığı yaşıyorsunuz .Ortopedist, fizyoterapi görmeniz gerektiğini bilmesine rağmen sizi fizyoterapiste direkt yönlendiremez.Fizik tedavi hekimine yönlendirir ve bir kez de orada muayene edildikten sonra ‘Hmmm ,evet kırık sonrası hareket kısıtlılığı bu..Fizyoterapiste gitmeniz lazım’ der ve ancak bundan sonra tedavi için fizyoterapiste gidebilirsiniz.Bu arada zaten tanınız konulmuşken yeniden tanınız konur,yeniden para,zaman ,emek harcarsınız hasta halinizle…Coğrafyanın en zeki ,en çalışkan evlatları hekim olmuşken ,sadece ‘Hmm ,evet..’ diyen tasdik mercii olmaları mıdır üzücü olan yoksa diğer hekimin uzman olmasına rağmen onanması gerektiği mi bilinmez ..İşleyiş böyle olmasaydı hastası için gereklilik duyan her hekim tanıyı koyup hasta için işbirliği içinde çalışabilirlerdi.Ben inanıyorum ki mesleğimizde başarılarımız görüldükçe ,alanımızda hakkettiğimiz yere geleceğiz.Nasıl ki bedensel engelli çocuk hastalarında ebeveynler fizyoterapistin olmazsa olmaz olduğunu görüp kabul ettilerse gün gelecek ortopedi,nöroloji kadar diğer alanlarda da yerimiz
yadsınamayacak duruma gelecektir.Bunun için neyin gerekli olduğunu Gazi Mustafa Kemal söylemiş idi : ‘Tek bir şeye ihtiyacımız vardır;çalışkan olmak’ Fzt Celile ŞANLI
Daha sayabileceğim bir çok alan var çalıştığımız…Ortopedi,nöroloji,yanık üniteleri,solunum ve akciğer fonksiyonlarının arttırılması ,pediatri,geriatride de çalışmaktayız.Doktor,hemşire ,teknisyen değiliz.Bu saydığım meslek elemanlarının her birinin ayrı meslek tanımlaması var bizim de olduğu gibi..Biz diğer meslek elemanlarına nazaran daha uzun süre çalışırız hastalarımızla ..Bu nedenle hastada patolojik durumları erken fark eder,gerekli yönlendirmeleri de yaparız.Tüm bu çalışmalarımız sonrasında sanıyorum ki ekmeği en tuzsuz meslek grubuyuz biz fizyoterapistler..Örnekle; iyi geçmiş bir operasyondan sonra doğru pozisyonlama,doğru ağırlık aktarma /çalıştırma yada doğru hareket yapılmazsa bu arada gelişebilecek problemlere karşı önlem alınmazsa ameliyatın hastaya etkinliği azalabilir hatta yok olabilir.Aynı şekilde bir ameliyata girmeden kas iskelet sisteminin hazırlanması da bilmukabele operasyonun etkinliğini arttırır.Bu durumda özellikle kas-iskelet sistemi operasyonlarının başarısında katkısı olan görünmez emekçiler(ekmeği tuzsuzlar) olduğumuz nasıl yadsınabilir?
Doktorculuk oynamıyoruz,doğru zamanda doğru yere yönlendiriyoruz.Tanısı konmuş bize yönlendirilmiş hastalarla sadce bizim meslek grubunun eğitimini aldığı özel tekniklerle terapi sürecinidevam ettiriyoruz.Gelen hastayı kendi değerlendirme prensiplerimize göre değerlendirip,ihtiyaçlarına göre bir tedavi programı belirliyor,bizzat uyguluyoruz.Bu cümleden devamla ,zaten tanı koymadığımızdan,tanı koyan herhangi bir hekimle de çalışabilmemiz gerekirdi.Ancak ülkemizde maalesef bu şekilde çalışamamaktayız.Sadece fizik tedavi hekimlerinin yönlendirdiği hastalarla çalışabiliyoruz.Daha açık ve örnekleyerek anlatmam gerekirse; diyelim kolunuzda kırık sonrası hareket kısıtlılığı yaşıyorsunuz .Ortopedist, fizyoterapi görmeniz gerektiğini bilmesine rağmen sizi fizyoterapiste direkt yönlendiremez.Fizik tedavi hekimine yönlendirir ve bir kez de orada muayene edildikten sonra ‘Hmmm ,evet kırık sonrası hareket kısıtlılığı bu..Fizyoterapiste gitmeniz lazım’ der ve ancak bundan sonra tedavi için fizyoterapiste gidebilirsiniz.Bu arada zaten tanınız konulmuşken yeniden tanınız konur,yeniden para,zaman ,emek harcarsınız hasta halinizle…Coğrafyanın en zeki ,en çalışkan evlatları hekim olmuşken ,sadece ‘Hmm ,evet..’ diyen tasdik mercii olmaları mıdır üzücü olan yoksa diğer hekimin uzman olmasına rağmen onanması gerektiği mi bilinmez ..İşleyiş böyle olmasaydı hastası için gereklilik duyan her hekim tanıyı koyup hasta için işbirliği içinde çalışabilirlerdi.Ben inanıyorum ki mesleğimizde başarılarımız görüldükçe ,alanımızda hakkettiğimiz yere geleceğiz.Nasıl ki bedensel engelli çocuk hastalarında ebeveynler fizyoterapistin olmazsa olmaz olduğunu görüp kabul ettilerse gün gelecek ortopedi,nöroloji kadar diğer alanlarda da yerimiz
yadsınamayacak duruma gelecektir.Bunun için neyin gerekli olduğunu Gazi Mustafa Kemal söylemiş idi : ‘Tek bir şeye ihtiyacımız vardır;çalışkan olmak’ Fzt Celile ŞANLI