Hayatta ne kadar yükselebileceğinin sınırlarını her insan kendisi belirler. Bunun da doğal ve psikolojik sınırları vardır. İnsanın elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması, kişinin yapabileceklerinin üst limitidir. Bireysel yetenekler geliştirilebilir olmasına rağmen ağırlıklı olarak genlere bağlı ve doğuştan gelir. Bunlar kişini doğal sınırlarıdır. Bir de geleceğe dönük ön görüler, cesaret ve hayal gücü gibi motivasyonlar vardır, bu da psikolojik sınırlarıdır insanın.
Başarı; hayat tercihimiz, istediklerimizin, beklentilerimizin büyüklüğüne ve ödeyeceğimiz bedelle orantılıdır. Bu yüzden tercihlerimiz daha az risk içeren orta sınıf beklentilerdir. “Hayatını yüksekte kurma yel götürür, alçakta kurma sel götürür.” Anlayışı bu grup insanların hayat felsefesinin temelini oluşturur. Kaybetmeyi, tekrar tekrar denemeyi göze alamayanlar hayatın rutinliğinden kurtulamazlar. İçimizde yeşerttiğimiz umutlarımızı kısırlaştırmayalım. Çocukluk hayallerimizi hayata geçirmede cesur olalım. Aksi halde içimizde yeşerttiğimiz umutlarımızı otuz beş yaşına gelmeden öldürürüz.
Hayatın tüm renklerini soldurmadan içimizde yaşatmamız gerekir. İçinde bulunduğumuz imkanları zorlamadıkça, başarılı olup olamayacağımızı bilemeyiz. Aklımızı ve hayallerimizi, hırsımızı yitirmeden denemeliyiz, denemeye devam etmeliyiz. Kurmuş olduğumuz geniş hayallerin içinden ulaşılabilir ve olabilirlik durumuna göre seçilmiş hedefler çıkarmalıyız. Hayal kırıklığına uğramaktan korkmamalıyız. Hayal kırıklığına uğrama korkusu, hastalık çıkma endişesiyle, doktora gitmeyen kişiye benzer.
Hayallerimizi, beklentilerimizi, umutlarımızı sanal limitlerle sınırlamayalım. Zira belli bir süreden sonra cam fanustaki pireye döneriz. Muhtemel hikâye: 30 santim yüksekliğindeki cam fanus içine bırakılan pire vardır. Cam fanus üzeri bir cam levha ile kapatılır. Cam fanus alttan ısıtılmaya başlar, zemin ısındıkça sıcaktan rahatsız olan pireler zıplamaya başlar. Her zıplama kaçış için bir umuttur. Cam fanus üzerine konan cam levhaya çarparak düşerler. Zemin sıcak olduğu için bu sıçrama defalarca tekrar eder ve bu denemeden dolayı pireler 30 santim zıplamayı öğrenirler. İkinci aşama fanusun üzerindeki cam levha alınır ve zemin tekrar ısıtılır. Görülür ki tüm pireler tekrar 30 santim yüksekliğe zıplamaya devam eder. Çünkü engel zihinlerine yer etmiştir. Onları engelleyen dış etken ortadan kalmasına rağmen, iç engel 30 santimden fazla zıplanamaz inancına dönüşmüştür. Zihnimizde oluşturduğumuz, başarımızı engelleyen tüm sınırları kaldıralım. Kendi koyduğunuz içsel limitleri ve hayallerinizin yüksekliğini sınırlandırmayın. Dış engelleri aşabilmek için öncelikle iç engelleri aşmak gerekir. Başarı genellikle özel yetenekle değil tutkulu çaba, sistematik akıl ve istikrar üzerine kurulur.
Başarı; hayat tercihimiz, istediklerimizin, beklentilerimizin büyüklüğüne ve ödeyeceğimiz bedelle orantılıdır. Bu yüzden tercihlerimiz daha az risk içeren orta sınıf beklentilerdir. “Hayatını yüksekte kurma yel götürür, alçakta kurma sel götürür.” Anlayışı bu grup insanların hayat felsefesinin temelini oluşturur. Kaybetmeyi, tekrar tekrar denemeyi göze alamayanlar hayatın rutinliğinden kurtulamazlar. İçimizde yeşerttiğimiz umutlarımızı kısırlaştırmayalım. Çocukluk hayallerimizi hayata geçirmede cesur olalım. Aksi halde içimizde yeşerttiğimiz umutlarımızı otuz beş yaşına gelmeden öldürürüz.
Hayatın tüm renklerini soldurmadan içimizde yaşatmamız gerekir. İçinde bulunduğumuz imkanları zorlamadıkça, başarılı olup olamayacağımızı bilemeyiz. Aklımızı ve hayallerimizi, hırsımızı yitirmeden denemeliyiz, denemeye devam etmeliyiz. Kurmuş olduğumuz geniş hayallerin içinden ulaşılabilir ve olabilirlik durumuna göre seçilmiş hedefler çıkarmalıyız. Hayal kırıklığına uğramaktan korkmamalıyız. Hayal kırıklığına uğrama korkusu, hastalık çıkma endişesiyle, doktora gitmeyen kişiye benzer.
Hayallerimizi, beklentilerimizi, umutlarımızı sanal limitlerle sınırlamayalım. Zira belli bir süreden sonra cam fanustaki pireye döneriz. Muhtemel hikâye: 30 santim yüksekliğindeki cam fanus içine bırakılan pire vardır. Cam fanus üzeri bir cam levha ile kapatılır. Cam fanus alttan ısıtılmaya başlar, zemin ısındıkça sıcaktan rahatsız olan pireler zıplamaya başlar. Her zıplama kaçış için bir umuttur. Cam fanus üzerine konan cam levhaya çarparak düşerler. Zemin sıcak olduğu için bu sıçrama defalarca tekrar eder ve bu denemeden dolayı pireler 30 santim zıplamayı öğrenirler. İkinci aşama fanusun üzerindeki cam levha alınır ve zemin tekrar ısıtılır. Görülür ki tüm pireler tekrar 30 santim yüksekliğe zıplamaya devam eder. Çünkü engel zihinlerine yer etmiştir. Onları engelleyen dış etken ortadan kalmasına rağmen, iç engel 30 santimden fazla zıplanamaz inancına dönüşmüştür. Zihnimizde oluşturduğumuz, başarımızı engelleyen tüm sınırları kaldıralım. Kendi koyduğunuz içsel limitleri ve hayallerinizin yüksekliğini sınırlandırmayın. Dış engelleri aşabilmek için öncelikle iç engelleri aşmak gerekir. Başarı genellikle özel yetenekle değil tutkulu çaba, sistematik akıl ve istikrar üzerine kurulur.