Şimdiki kentin olduğu bölgede MÖ 4. yüzyılda Antigonia adlı bir başka kent vardı. Seleukos kralı I. Seleucus Antigonia´yı tamamen yıktırdı. Aynı yerde tahta geçişinin 12. yılında, MÖ 22 Mayıs 300 tarihinde törenle yeni bir kentin temelini attı. Bu kentin inşasında Antigonia´nın artık malzemesi kullanıldı, Antigonia halkı yeni kente aktarıldı ve burası Seleukos Devleti´nin merkezi oldu. Seleukos´un babasının adına izafeten "Antiokheia" adını verdiği bu yeni kent, Seleucus tarafından aynı adla kurulan 16 kentten biridir. Antakya diğerlerinden "Asi kenarındaki Antakya" veya "Defne yakınındaki Antakya" adlarıyla ayrılır.
Bilindiği kadarıyla Defne´nin (Harbiye) kuruluşu Antakya´dan öncedir. Seleukos Nikator; Defne´de güzel caddeler, tiyatro, mesire yerleri kurdu. Tapınakları ve caddeleri, başta Apollon heykeli olmak üzere heykellerle süsledi.
Aslında Defne´ye bu kadar önem verilmesinin tek sebebi, buranın sayfiye yeri oluşu değil, daha çok mitolojideki konumu (Defne kutsal efsanesi) nedeniyle buranın kutsal sayılmasıydı.
"lzgara plan" olarak tanımlanan ve Xenarius tarafından çizilen kent planında sokaklar kışın güneşi görecek, yazın ise; Asi Vadisi´nden gelen rüzgarı alacak şekilde düzenlenmiştir. Lazkiye’nin planının da aynı olması nedeniyle Antakya ve Lazkiye uzun süre "kardeş" veya ikiz kentler" olarak tanımlandı. İmparatorluğun başkenti olan Antakya, zamanla dünya çapında önemli bir ticaret ve sanayi merkezi oldu.