Hatay Küllerinden Doğmaya Çalışıyor
Yangın sonrası 6 mahallede Hasar Tespit başladı,Hangi Yardımlar Yapılacak?
Hatay yine alevlerle sınandı. 30 Haziran sabahı Karaali Mahallesi'nde başlayan orman yangını, kuvvetli rüzgârın etkisiyle kısa sürede Oğlakören, Dikmece, Üçgedik, Alazi ve Alahan mahallelerine yayıldı. Yangın iki gün içinde kontrol altına alınsa da, geride hem fiziki hem duygusal büyük bir yıkım bıraktı. Peki, şimdi ne olacak? Hasar ne boyutta? Evini, malını, hayvanını kaybedenler ne durumda? Hatay Ekspres olarak yanan mahallelerin nabzını tuttuk, halkın ve yetkililerin sesine kulak verdik.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı 20 kişilik uzman ekip, 2 Temmuz itibarıyla yangından etkilenen bölgelerde hasar tespit çalışmalarına başladı. İlk incelemelere göre 322 bina kontrol edildi. Bu yapılardan 4'ü ağır hasarlı ve tamamen kullanılamaz durumda. Çoğu ahır ya da depo olan bu yapılarla birlikte 23 bina ise az hasarlı olarak kayda geçti. Ancak rakamların soğuk dili, yaşanan travmayı anlatmaya yetmiyor. Çünkü bazı vatandaşlar, daha depremin yarasını saramamışken şimdi yangınla bir kez daha darmadağın oldu.
Tahliye süreci de yangının yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. Toplamda 240 hane boşaltıldı ve yaklaşık 2.500 kişi geçici olarak öğrenci yurtlarına ve güvenli alanlara yerleştirildi. Yetkililer süreci "kontrollü ve planlı" olarak tanımlasa da, bölgedeki bazı köylüler evlerinden ayrı kalmak istemediklerini, hayvanlarını ve tarlalarını yalnız bırakamadıklarını söylüyor. Bu durum, tahliye sonrası psikolojik ve ekonomik destek ihtiyacını da ortaya koyuyor.
Yangının bireyler üzerindeki etkisi, en çok da depremzede Aysel Erbaş’ın sözlerinde yankı buluyor. Yeni eşyalarını almış, konteynerden çıkıp yeni evine taşınmaya hazırlanırken yangın çıkmış. "Evim, eşyalarım, hayallerim bir günde kül oldu," diyor. O ve onun gibi onlarca kişi, sadece bir binayı değil; bir geleceği, bir umut planını kaybetti.
Devletin ilk refleksi hızlıydı. Yangının kontrol altına alınmasından saatler sonra ekipler sahaya indi, dronlarla alan tarandı, tespitler yapıldı. Ancak asıl mesele şimdi başlıyor: Hasarın onarılması, mağduriyetlerin giderilmesi, halkın yeniden nefes alabileceği bir düzenin kurulması. Bu noktada akıllarda pek çok soru var: Yanan evlerin yerine yenileri yapılacak mı? Depo ve hayvan barınakları yeniden inşa edilecek mi? Geçici konaklayan 2.500 kişi nereye yerleştirilecek?
Hatay halkı, son iki yılda hem depremle hem yangınla mücadele etti. Bu coğrafya, dayanıklılığın ve sabrın sembolü oldu. Ancak bu sabrın istismara uğramaması, yaraların sadece zamanla değil somut destekle de sarılması gerekiyor. Kısacası: Hatay yanıyor, ama aynı zamanda direniyor. Şimdi görev, o direnişi kalıcı bir iyileşmeye dönüştürmekte.
ABDULVAHİT GÜRASLAN