İman eden bir insan, dünya hayatının kendisi için yaratılmış bir imtihan ortamı olduğunu bilir. Allah’ın kendisi için yarattığı görüntüler, onun sınanması ve imanının olgunlaşması için yaratılmıştır. Zaten imtihanın olmaması mümin için olağandışıdır. Çünkü dünyanın yaratılış amacı budur.
Örneğin; Hz. Yusuf’un Kuran’da çok detaylı anlatılan ve kardeşlerinin onu kıskanmalarıyla başlayan kıssasında yaşadığı pek çok imtihan, hem Hz. Yusuf’un hem de kıssayı okuyan insanların Kuran’da bildirildiği gibi ‘ibret almalarına’ sebep olmuştur:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. Yusuf Suresi, 111
Mümin dünyada yaşadığı hiçbir olayı kontrol edebilecek akıl ve güçte olmadığını bilir. Allah her şeyi bir kader ile yaratmıştır ve kendisi bunu değiştirebilecek bir güce sahip değildir.Bu nedenle kendi kader filminin aktörü değil, izleyicisi olur. Allah’ın üstün aklına ve sonsuz gücüne güvenip dayanır ve tevekkülün konforunu yaşar.Çünkü, Allah’ın yarattığı herşey -şer gibi görünse bile- mümin için hayırdır.Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimiz Kuran’da bunu tüm iman edenlere haber vermiştir;
“…Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz”. Nisa Suresi, 170
İman eden insanlar sadece Allah’tan korkarlar, yalnızca Allah’a dönüp yönelirler. Sonucunda da Allah inananlara sağlık ve güç, ruhsal yönden de neşe ve huzur verir. Allah Kuran’da cennetle müjdelediği müminlerin üstün olduklarını ve üzülmemeleri gerektiğini ayetlerde şu şekilde bildirmektedir:
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. Al-i İmran Suresi, 139
Bu nedenle, iman eden bir insan, kendisi için zaten hayırla yaratılmış olan bir olayın sonuçlarını uzun uzun düşünerek üzülmez. Allah’a tevekkül eder ve bunun mutlaka güzel bir şekilde sonuçlanacağını bilir. Allah’ın her şeyi en kusursuz şekilde hayırla yarattığına iman etmek ve buna kalpten inanarak yaşamak, Allah’ın dilemesiyle, insana en büyük kazancı sağlar. Bu gerçeği kavrayan müminlerin dünyadaki yaşamı da, sonsuz ahiret hayatında kendilerine vaadedilen cennet ortamı gibidir;
Şüphesiz: “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.” Fussilet Suresi, 30
İman etmeyen insanların yaşamları boyunca sahip oldukları her meta, onların tatminine değil, tatminsizliğine yol açar. Çünkü elde ettikleri herşeyin mutlaka daha güzeli, daha mükemmeli ve gösterişlisi olacaktır. Bu nedenle nefslerinin istek ve tutkuları asla bitmez, nefs asla doymaz. Ancak müminler ‘mutmain’ olmanın çözümünü Kuran’dan öğrenmişlerdir. Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Rabbimiz Kuran’da, insanlara kalplerin nasıl tatmin olacağının sırrını vermiştir;
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. Rad Suresi, 28
Allah, müminleri ahirette cennetle müjdelediği gibi, dünyada da ikramda bulunduğu nimetleriyle müjdeler. Üstün kerem sahibi Rabbimiz, salih amellerde bulunan mümin kullarına güzel bir yaşamı ve kesintisiz bir ecri vaadeder;
“Erkek olsun,kadın olsun,bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa,hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını,yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”
Nahl Suresi,97
Şüphesiz, iman edip salih amellerde bulunanlar; onlar için kesintisiz bir ecir vardır. Fussilet Suresi, 8
Örneğin; Hz. Yusuf’un Kuran’da çok detaylı anlatılan ve kardeşlerinin onu kıskanmalarıyla başlayan kıssasında yaşadığı pek çok imtihan, hem Hz. Yusuf’un hem de kıssayı okuyan insanların Kuran’da bildirildiği gibi ‘ibret almalarına’ sebep olmuştur:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin ‘çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. Yusuf Suresi, 111
Mümin dünyada yaşadığı hiçbir olayı kontrol edebilecek akıl ve güçte olmadığını bilir. Allah her şeyi bir kader ile yaratmıştır ve kendisi bunu değiştirebilecek bir güce sahip değildir.Bu nedenle kendi kader filminin aktörü değil, izleyicisi olur. Allah’ın üstün aklına ve sonsuz gücüne güvenip dayanır ve tevekkülün konforunu yaşar.Çünkü, Allah’ın yarattığı herşey -şer gibi görünse bile- mümin için hayırdır.Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Rabbimiz Kuran’da bunu tüm iman edenlere haber vermiştir;
“…Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz”. Nisa Suresi, 170
İman eden insanlar sadece Allah’tan korkarlar, yalnızca Allah’a dönüp yönelirler. Sonucunda da Allah inananlara sağlık ve güç, ruhsal yönden de neşe ve huzur verir. Allah Kuran’da cennetle müjdelediği müminlerin üstün olduklarını ve üzülmemeleri gerektiğini ayetlerde şu şekilde bildirmektedir:
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. Al-i İmran Suresi, 139
Bu nedenle, iman eden bir insan, kendisi için zaten hayırla yaratılmış olan bir olayın sonuçlarını uzun uzun düşünerek üzülmez. Allah’a tevekkül eder ve bunun mutlaka güzel bir şekilde sonuçlanacağını bilir. Allah’ın her şeyi en kusursuz şekilde hayırla yarattığına iman etmek ve buna kalpten inanarak yaşamak, Allah’ın dilemesiyle, insana en büyük kazancı sağlar. Bu gerçeği kavrayan müminlerin dünyadaki yaşamı da, sonsuz ahiret hayatında kendilerine vaadedilen cennet ortamı gibidir;
Şüphesiz: “Bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.” Fussilet Suresi, 30
İman etmeyen insanların yaşamları boyunca sahip oldukları her meta, onların tatminine değil, tatminsizliğine yol açar. Çünkü elde ettikleri herşeyin mutlaka daha güzeli, daha mükemmeli ve gösterişlisi olacaktır. Bu nedenle nefslerinin istek ve tutkuları asla bitmez, nefs asla doymaz. Ancak müminler ‘mutmain’ olmanın çözümünü Kuran’dan öğrenmişlerdir. Merhamet edenlerin en merhametlisi olan Rabbimiz Kuran’da, insanlara kalplerin nasıl tatmin olacağının sırrını vermiştir;
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. Rad Suresi, 28
Allah, müminleri ahirette cennetle müjdelediği gibi, dünyada da ikramda bulunduğu nimetleriyle müjdeler. Üstün kerem sahibi Rabbimiz, salih amellerde bulunan mümin kullarına güzel bir yaşamı ve kesintisiz bir ecri vaadeder;
“Erkek olsun,kadın olsun,bir mümin olarak kim salih bir amelde bulunursa,hiç şüphesiz biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını,yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.”
Nahl Suresi,97
Şüphesiz, iman edip salih amellerde bulunanlar; onlar için kesintisiz bir ecir vardır. Fussilet Suresi, 8