Günümüzde en çok özlenen, özlem duyulan ilişkilerden biri hiç şüphesiz akrabalık ilişkisidir. Bilhassa büyükşehirlerde güçlü akrabalık bağlarının giderek küçülmeye yerini bırakması, kuşaklar arasında etkin ilişkilerin zayıflaması ve yeğenlerin, kuzenlerin bırakın birbirlerinin yüzünü görmeyi, isimlerini bile bilmedikleri bir kopukluğun yaşandığı dönemdeyiz. Akraba, bir kimsenin kan bağıyla bağlı olduğu biyolojik yakınları anlamına gelir. Akrabalarla olan ilişkiler ne kadar gelişir ve kuvvetlendirilirse, insanın, yalnızlık psikolojisinden kurtularak manevi anlamda kendisini güçlü hissetmesine yol açar.Serzenişte bulunduğumuz, özlem duyduğumuz o eski aile bağlılıkları artık günümüzde yerini ancak hastalıkta, düğünde ya da cenazelerde zorunlu bir araya gelmeye bıraktı. Kutsal bayram kutlamalarında aile büyüğünün çatısı altında toplanıp bir araya gelinirken, şimdi ise bayramları tatiline dönüştürüp zaman geçirmeye ve sms lerle bayramları mecburiyetten kutlar hale geldik. Bu durumdan duyulan rahatsızlıklar, aslında aile bireylerinin bir araya gelişlerinde sıklıkla konuşulur. Neden bir araya gelinemediği konusunda her iki tarafta iş, sağlık ya da hayat mücadelesini bahane olarak öne sürer. Ama insanların, şartlar ne olursa olsun bu bağlılığı sürdürebilmesi için bir araya gelebilecek bir saatleri mutlaka vardır. Bu kültürü yaşatmak emek ister, sevgi ister, feragat ve fedakârlık ister.
Hiç kuşkusuz, birbirlerini arayıp soran insanların yaşadığı cemiyette sosyal ve manevi bağlar kuvvetlenmekle kalmaz, sevgi ve gönülden kurulacak bu ilişkiler, bir milletin bekası anlamında da güç katar.
Hiç kuşkusuz, birbirlerini arayıp soran insanların yaşadığı cemiyette sosyal ve manevi bağlar kuvvetlenmekle kalmaz, sevgi ve gönülden kurulacak bu ilişkiler, bir milletin bekası anlamında da güç katar.