İnsan sosyal bir varlık olarak sevgi, korku, üzüntü ve öfke gibi birtakım duygularla donatılmıştır. Bu duyguları ihtiyari olarak iyi kullanmalı; duygularımızın esiri olmak yerine, onlara hakim olmayı başara bilmeliyiz. İnsanlar arası ilişkilerde yaşam kalitesini ön plana çıkaran hukuk kurallarının yanı sıra sosyal düzen kurallarına da kayıtsız şartsız riayet etmek kaçınılmazdır. Bu kuralların bütünü ise adab-ı muaşeret olarak adlandırılır. Adab-ı muaşeret hayatımızın her aşamasında var olan “var olması” gereken, hayatı kolaylaştıran, hayatı anlamlandıran ve daha yaşanabilir hale getiren esaslar bütünüdür. Sosyal hayatta ise, düzen getiren ve insanlar arasındaki ilişkileri olumlu yönde geliştiren önemli görgü kuralları da “adab-ı muaşeret” olarak adlandırılır. Toplum içinde de çeşitli kesimlerin birbirlerine karşı olan davranışlarında medeni ve ahlaki tarzlar ile herkesçe kabul görmüş –örf ve adet kaynaklı- etik davranışlar da yaşanan hayatı kolaylaştıran pratiklerdir. Din, ahlak ve bazı yönleriyle de hukuk kuralları sosyal hayatı düzene koymayı, insanların birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek bir yaşam sürdürmeyi ve nihai olarak birlikte yaşamayı, paylaşmayı ve güzelleştirmeyi hedefler. Bu kurallar toplumdaki uygarlık düzeyinin de göstergesi sayılır. İnsanın bencil, nobran düşüncelerden soyutlanarak, başkalarına karşı davranışlarını bir düzene koyması, onun duyarlı, nazik, zarafetli ve kibar olmasını sağlar. Bu da insanların birbirleriyle olan ilişkilerinin sağlıklı, tutarlı ve devam ettirilebilir olmasına neden olur. İnsanlar arasında muhabbeti artıran en temel husus, şüphesiz ki selamlaşmaktır. Yaşadığımız toplumda büyük küçük demeden herkesle selamlaşmalıyız. Aynı çatı altında yaşayan, aynı ortamda çalışan, aynı mahallede oturan insanların karşılaştıklarında –karşısındakinden- beklemeden selam vermeyi hayatın düsturu olarak kabul etmek gerekir. Selamlaşmayı yaydıkça Çevremizle sosyal anlamda bütünleşmekte kolaylaşacaktır. “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle mukabele edin veya aynıyla selam verin.” (Nisa 4/86) Kurallar, davranışlara denetim ve sınırlama getirir. Hayatı kolaylaştırma açısından kurallar yaşamın vazgeçilmezleridir. Bu kurallar; Hoşgörülü olmak, iyimser olmak, gerektiğinde özür dilemesini bilmek, ahde vefa’ya sahip olmak, başkalarını rahatsız edecek davranışlardan sakınmak, ulu orta her şeye kahkaha ile gülmemek… v.b. “Bir insanın, nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın.” (Mevlana) Genel kabul görmüş olan adab-ı muaşeret kurallarına uymak hayat kalitemiz için kaçınılmazdır. Zira Adab-ı muaşeret insana cemiyet içerisinde yaşamak için lazım olan nezaket kurallarını öğreten, insani ilişkilerde şekil ve ölçüleri ortaya koyan ve şahsı toplum içerisinde saygı ve hürmete layık kılan davranış şekilleridir.
Yazarlar
Yayınlanma: 02 Mayıs 2019 - 16:53
Adab
İnsan sosyal bir varlık olarak sevgi, korku, üzüntü ve öfke gibi birtakım duygularla donatılmıştır
Yazarlar
02 Mayıs 2019 - 16:53